HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 15 TEMMUZ 2025, SALI

EMEKLİ BİR PROFESÖRÜN FERYADI ÜZERİNE

15.07.2025 00:00
Aşağıda okuyacağınız satırlar, 84 yaşında, kanserle mücadele eden bir profesöre ait. Yıllarca akademisyen olarak çalışmış, iki darbe görmüş, birçok siyasi çalkantıya tanıklık etmiş bir isim. Sert ama yürekten gelen eleştirileriyle tanınıyor. Bu sözler onun kaleminden dökülen bir haykırış. Onurlu, merhametli, vicdanlı bir Türkiye hayalini mezar taşına bile kazımak isteyecek kadar bu milleti seven bir yürekten, diyor ki:

"ARTIK ŞAHISLARI YAZMAYACAĞIM. NEDEN Mİ?

1- Artık adaletsizlik o hale geldi ki insaf, vicdan, din, iman, Allah, kitap gibi insanî ilişkiler kalmadı.

2- Sadece güç ile ilişki kaldı. Tüm muhalefete ait belediye ve yönetim birimi kalmadan herkesin hapse atılacağı adeta kesinleşti.

3- Benim gibi 84 yaşındaki bir kimse için, sadece tecrübeleriyle yazmak kaldı.

4- Bu bölünme ile bir iç savaşa doğru yol almayalım Allah muhafaza eylesin. Bunu önlemeye ne katkı verebilirim, ona çalışacağım.

5- Şimdiki durum 27 Mayıs ve 1980 darbelerinden çok daha açık seçik adaletsizliklerle sürüyor. Ben ikisini de yaşadım. 1980 darbesinde hapse girmeden 2 yıl yargılanıp beraat ettim. Beni kimse gözaltına almadı. Tebliğ yazısı gönderdiler, gittim. Şimdi öyle yok. 'Hadi gel içeri, suça orada bakarız' haline geldik."


Ve devamında diyor ki:

"Benim en iyi bildiğim konu diploma iptali meselesidir. O konuda 'adaletli davranıldı' diyen insanlara şaşarım. Neyin ve kimin yanında yer almak gerektiğine dair bu, tersini hiçbir öğretim üyesi düşünemez, hem Ekrem Bey'in hem de Sayın Erdoğan'ın diplomalarını anlamak yeterlidir.

Mutlak ve tam olarak bir hukuk katliamının olduğuna inanmayan okuryazarların samimi olduğuna inanmam. Kimse de inanmaz, taraf tutmak için inanmış görünenler hariç. Onlar da gerçeği biliyorlar.

Çok sevdiğim milletimin, yaşayan halkının içinde bu tür adaletsizliklere taraf çıkılmasından üzgünüm.

Fatih'in kolunun kesilmesine karar veren bir adalet sistemi kuran bir milletiz. Yazıklar olsun! Bu hale nasıl geldik?

Artık söz ve nutuk dönemi bitmiştir. 'Ne olacaksa olsun' demeyelim. Allah ülkemizi rejim felaketinden korusun. İç savaştan kurtarsın... Gidişat iyiye değil, tersine gidiyor.

Sadece şunu gördüm: Artık iktidar karşıtı her oy, ceza tehdidiyle karşı karşıya."


Bu sözleri okurken, yazının altına bir vatandaşın yaptığı yorum dikkatimi çekti. Eleştirinin dozuna değil, bu topraklardaki zihinsel çürümüşlüğe dair çok şey söylüyordu. İşte yorumu, olduğu gibi paylaşıyorum:

"Abi senin yaş biraz fazla ilerlemiş görünen o. Artık insanları eleştirmeyi bırak. Dini vecibelerini yerine getirmeye çalış. Kabirde siyaset yok. Orada yasaklamışlar siyaseti. Bırak o işleri, Kur'an'ını oku, namazını kıl, tesbihini çek. Allah kerimdir. Allah'a emanet ol."

İşte tam burasıydı yazmak istediğim yer.

Bu yorum, sadece o profesöre değil, hepimize söylenmiş bir susturma duası gibi.

"Sus, namazını kıl, siyasetle uğraşma, kabirde siyaset yok."

Peki hayattayken konuşmazsak, kabirde neyi düzelteceğiz?


Bu tarz insanlar genelde kendine ait bir fikre sahip değildir. Profillerinde ne adaletten, ne haktan, ne özgürlükten bahsederler. Ne ekonomik krizden ne yoksulluktan bir kelime ederler. Çünkü onların derdi, sadece kendi konforlarıdır.

Bir belediyeden alınacak iş, bir yakınının kadroya girmesi, sofrasına akacak bir kepçe yemek... Bunlar olduktan sonra vatanın geleceği, adaletin kırıntısı, halkın açlığı umurunda değildir.

Kendini Müslüman zanneden ama Kur'an'ı hiç anlamayan bir nesil çıktı. Onlar için İslam; gösteriş, cemaat, ritüel, fotoğraf. Gerçek dinin temelinde yatan "adalet, hakkaniyet, merhamet" gibi kavramlar yoktur. O yüzden ibadet eder ama zalime susar. Namaz kılar ama mazlumu görmezden gelir.

Ve işte bu yüzden biz çürüdük.

Sadece iktidarlar değil, onları alkışlayan ve adaletsizliği meşrulaştıran toplum kesimleri de bu çürümenin parçasıdır.

Adaletsizliği gören ama susan; suçludur.

Susturulmuş olan değil, susturulmayı kabul eden suçludur.

Bugün bu ülkede ölen şey sadece adalet değil, vicdanın kendisidir.

Fatih'in kolunu kestiren bir adalet anlayışından, koltuk uğruna adaleti kurban eden bir düzenin içine savrulduk.

Bunu hâlâ görmeyen varsa, dua değil, hesap versin.


Ve o yaşlı profesörün şu sözünü unutmayalım:

"Ben geldim, gidiyorum. Hastalığım ilerledi. Öleceğim ama toplumun daha iyi gitmesini istiyorum…"

Giderken bile bir şeyler düzeltsin istiyor.
Bizse yaşarken düzeltmeye hâlâ cesaret edemiyoruz.


 
Mustafa AYDIN / diğer yazıları
•EMEKLİ BİR PROFESÖRÜN FERYADI ÜZERİNE 15 00:00:00.07.2025
•Din Adamı Yoktur, Dindar İnsan Vardır 02 00:00:00.07.2025
•Harfleri Kutsadık, Hakikati Kaybettik 25 00:00:00.06.2025
•KAŞGAR’DA BAŞLAYAN MÜCADELE 18 00:00:00.06.2025
•YELPAZEYE DÖNÜŞEN SADAKAT: AKLINI KİRAYA VERENLER 11 00:00:00.06.2025
•Devletin Maliyesi mi, Bir Şirketin Bilançosu mu? 29 00:00:00.05.2025
•19 Mayıs ve Bir Milletin Yeniden Doğuşu 18 00:00:00.05.2025
•ELEŞTİRMEK SUÇ DEĞİL, SORUMLULUKTUR 13 00:00:00.05.2025
•Suçlular Dışarıda, Gazeteciler İçeride 05 00:00:00.05.2025
•Kavramlar, Kavgalar ve Kördüğüm Zihinler 22 00:00:00.04.2025
•İklim Adına Dayatılan Yeni Tutsaklık 16 00:00:00.04.2025
•Yapay Zeka Manipülasyonu ve Medya Okuryazarlığı 09 00:00:00.04.2025
•Adaletin Sessiz Çöküşü 26 00:00:00.03.2025
•Çanakkale: Ruhların Zaferi 18 00:00:00.03.2025
•Türkiye’de Siyasi Söylem Değişikliği ve Muhalefetin Çıkmazı 12 00:00:00.03.2025
•Yapay Zeka Hizmetkâr mı, Tehdit mi? 05 00:00:00.03.2025
•Kime Nasıl Anlatsak 18 00:00:00.02.2025
•Sosyal Medya ve Troll Gerçeği 12 00:00:00.02.2025
•İslam'da İktidar Sahiplerinin Adaleti 29 00:00:00.01.2025
•Çöp bidonu..! 18 00:00:00.11.2024
•"Allah'tan kork, kuldan utan" 09 00:00:00.10.2024
•Eğri taştan doğru duvar olmuyor işte. 10 00:00:00.09.2024
•Bağır, çağır, azarla, memleketi pazarla.. 08 00:00:00.07.2024
•Kültür yolunda tasarruf olmaz, festival olur..! 27 00:00:00.06.2024
•İtibar "tasarrufla olur" 31 00:00:00.05.2024
• "Her fabrika bir kaledir." 20 00:00:00.05.2024
•Fulbright mı? Full ihanet mi? 12 00:00:00.05.2024
•Unutmayın ki; sonsuz iktidar yoktur..! 18 00:00:00.04.2024
•Şiir yazamadık ama şiir gibi bir seçim yaptık.. 04 00:00:00.04.2024
•Shrinkflasyon 05 00:00:00.02.2024
•Bizi ancak utanç kurtarabilir.. 12 00:00:00.01.2024
•Zarf başka mazruf başka.. 03 00:00:00.01.2024
•Kirli çamaşırlar..! 27 00:00:00.12.2023
•Zulüm bizdense, Ben bizden değilim..! 20 00:00:00.12.2023
•Biraz oradan, biraz buradan. Artık hepsi sıradan..! 12 00:00:00.12.2023
•Samimiyet içten gelir, dilden değil.! 05 00:00:00.12.2023
•Ya tutarsa.. 15 00:00:00.11.2023
•Yeni bakanlar, eski sloganlar..! 17 00:00:00.10.2023
•Sosyal medyanın Müslüman siyasetçileri..! 12 00:00:00.10.2023
•Önceliğimiz anlamak olmalı.! 26 00:00:00.09.2023
•Aynı tas aynı hamam.. 19 00:00:00.09.2023
•Taban önemli..! 06 00:00:00.09.2023
•Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülke, demokratik ve özgür olamaz..! 16 00:00:00.08.2023
•Akıl tutulması... 10 00:00:00.08.2023
•Aset mi kaldı.? 03 00:00:00.08.2023
•Sağlık, ekonomi, siyaset..! 28 00:00:00.07.2023
•Keşke yanılmış olsaydık.! 27 00:00:00.06.2023
•Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülke, demokratik ve özgür olamaz..! 12 00:00:00.06.2023
• Ekonomide "bir ileri iki geri." 30 00:00:00.05.2023
•Yeni Türkiye ve yeni siyaset dili..! 17 00:00:00.05.2023
•Yordunuz artık..! 08 00:00:00.05.2023
•Bu topraklarda 01 00:00:00.05.2023
•Pergel metaforu 18 00:00:00.04.2023
•Bahaneleri hep aynı..! 03 00:00:00.04.2023
•İtibardan tasarruf olmaz diyenlere itibar etmeyin 20 00:00:00.03.2023
•Seçim sath-ı mailine girerken 13 00:00:00.03.2023
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.