HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Altepe’nin cenneti buysa

Altepe'nin cenneti buysa cehenneminin..

Yerel seçim öncesinde ilçe belediyesinin ve de Büyükşehir belediyesinin yönetimini Ak Partisi kurmaylarına emanet etmemiz durumunda Orhangazi'yi altı ayda cennete döndüreceklerinin sözünü veren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, aradan geçen bir buçuk yıl içinde sorunların çözümü bir yana, Orhangazi'yi iyice yaşanmaz bir hale soktu. Vatandaşlarımız da haklı olarak soruyorlar "ALTEPE'NİN CENNETİ BUYSA, CEHENNEMİNİN…
26.07.2015 00:00
Altepe’nin cenneti buysa
Altepe’nin cenneti buysa
Siyasi çekişmelerin bedelini ağır bir şekilde ödemeye mahkum edilen Orhangazi halkı, üç yıldır toz ve çamura karşı sabrının sonuna geldi. Eski başkan İsmail Tartar döneminde plansız bir şekilde başlatılan altyapı çalışmaları, yeni dönemde büyükşehire dahil olmamızla birlikte iyiden iyiye içinden çıkılmaz bir hal aldı. Başkan Tartar döneminde farklı zamanlarda ihale edilmek zorunda kalan su ve kanalizasyon ihaleleri, ilçeye çözüm olmaktan ziyade ilçeyi yaşanmaz bir hale soktu. Altyapı ihalesinin yapıldığı dönemde zamanın bölge milletvekili İsmail Aydın'dan defalarca yardım talep eden Başkan Tartar, elektrik hatlarının da aynı zamanda yeraltına alınması için büyük gayret sarf etmişti. Sırf siyasi çekişmeler nedeniyle bu projeye o dönemde soğuk yaklaşan vekil Aydın, belediye yönetiminin Ak Partisi kurmaylarına geçmesiyle birlikte bu projeyi hayata geçirtmişti. İki yılı aşkın süreden beri iyice yaşanmaz bir hale döndürülen Orhangazi'de ticaret de durma noktasına geldi. Esnaf alış verişten umudunu kesti. Neredeyse haftanın yarı gününde siftah yapmadan dükkânını kapatmak zorunda kalan esnaf bile ekstra bir eleman barındırarak, en azından dükkânda var olan malların tozunu aldırıyor.

Altyapı tamamen iflas etti!

Evet, yanlış okumadınız, ALTYAPI TAMAMEN İFLAS ETTİ. Aslında bizi takip edenler bu başlığı aylar öncesinden hatırlayacaklardır. 23 Şubat 2015 tarihli gazetemiz bu manşet haberle çıkmıştı. O zaman da belgeleriyle ortaya koyduk ki rögarlar tamamen tıkandı. Çamurdan kurtulmak için yollara serilen çakıllar giderleri tamamen tıkadı. En ufak bir yağmurda bile Orhangazi sele teslim oluyor. Orhangazi Belediyesinin elinde bu konuda hiçbir yetki yok.  Ne çalışan işçileri denetleyebiliyor ne de müdahale edebiliyor. Tüm yetki Bursa Büyükşehir Belediyesinde. Aslında bu sorun çözülmeyecek bir sorun değildi. Orhangazi'nin Büyükşehir sınırlarına dahil olmasının üzerinden tam bir buçuk yıl geçti. Bu süre içinde altyapı sıfırdan ihale edilseydi bile çoktan bitirilmiş olurdu. Fakat bitme aşamasındaki bir projenin hali ortada. Üç yıldır çilesini Orhangazi halkı çekerken, bir yandan da maliyeti altmış milyonu geçen altyapı projesi daha hayata geçmeden iflas etti.

Büyükşehir belediyesinin keyfi uygulamasının bedelini Orhangazi ödüyor

Devlet kurumlarında asıl olanın devamlılık olması gerekmesine karşın maalesef durum tam tersi oluyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin gerek Orhangazi Belediye yönetimi, gerekse Orhangazi Ak Partisi İlçe Yönetiminde istediği kadroların görev başında olmaması nedeniyle uyguladığı keyfi politikalar ilçeyi bu hale getirdi. Orhangazi belediyesinin hiçbir yetki ve etkisinin olmadığı altyapı ve altyapıdan dolayı doğan sorunların sebebi de çözümü de Bursa Büyükşehir Belediyesinde. Şahsi kaprislerin neticesinde oluşan kamu zararı milyonlarca lirayı aşarken, ilçede salgın hastalıklarda da artış hızlandı.

Kamu zararı var, yetkilileri göreve davet ediyoruz

Aslında bu daveti 23 Şubat 2015 tarihli gazetemizde yapmıştık, fakat o tarihten beri olaya el atacak bir yetkili çıkmadı maalesef.

Oluşan trilyonlarca Liralık kamu zararının muhatabı yok. Yılan hikâyesine döndürülen altyapı çalışmaları neticesinde trilyonluk kamu zararı ortaya çıktı. Konu hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatılması kaçınılmaz olmuştur. Sorumlular bir an önce yargılanmalı ve de çalışmalara yetkililerce müdahale edilmesi gerekiyor. Aksi halde çok daha büyük kamu zararlarına sebebiyet verilecek.

Bari su faturalarında indirim yapın!

Orhangazi halkı üç yıldır toz ve çamurdan bezmiş olmanın yanı sıra fahiş fiyatlarla gelen su faturalarını da ödemekte zorlanıyor. Büyükşehirle birlikte su fiyatlarının iki misline çıkması yetmezmiş gibi bir de aşırı tozdan dolayı su tüketimi de en az üç misline çıkması nedeniyle su faturaları aile bütçelerini hayli sarsmaya başladı. geçen yıl konuyla ilgili olarak yaptığımız çağrıya kulaklarını tıkayan siyasilere bir kez daha seslenmek istiyoruz. Bakın aşağıdaki haberi 24 Temmuz 2014 tarihinde yapmıştık. Önemine binaen yeniden yayınlıyoruz.

Bir yıla yakın bir süreden beri altyapı çalışmaları nedeniyle adeta ölü bir şehre dönen Orhangazi, toz bulutları arasında kayboluyor. Lağım suyu karışmış tozların milleti canından bezdirdiği Orhangazi'de, bilinçsiz altyapı çalışmaları hem sağlık sorunlarına hem de büyük ekonomik kayıplara yol açıyor. Hastaneler lağım suyu karışmış tozlar nedeniyle alerji olanlarla dolup taşarken, başta astım hastaları olmak üzere solunum sorunu yaşayanlar için tehlikeli bir hal alan Orhangazi, şimdi de su faturalarının yüksekliğiyle can yakmaya başladı. Toz nedeniyle esnaf günde en az on kez dükkanının önünü sulamak zorunda kalırken, evlerde de durum bundan farklı değil. Toz nedeniyle su tüketiminin en az beş kat arttığı Orhangazi'de Büyükşehir Belediyesinin su faturalarında indirim yapması bekleniyor. Altyapı ve toz sorunu bitinceye kadar aylık ortalama bir tonajın ücretlendirilmemesini talep eden Orhangazililer bu konuda Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Büyükşehir Belediye Meclisinden anlayış bekliyorlar.

3. Göz Özel Haber



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.