HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

KAZDAĞI ÇEVRE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

Son zamanlarda maden bahanesiyle bağprına hançer saplanan KAZ Dağları, çevre duyarlılığının önemini bir kjez daha göstermiş oldu. Ege bölgesinin oksijen kaynağı ve de bir çok canlının güvenli barınma alanı olan Kaz Dağlarının korunması amacıyla kamuoyu oluşturan Balıkesir Haber.com.tr Haber sitesi, aynı zamanda çevre duyarlılığı olan kişilerin ödüllendirilmesi amacıyla bir tören düzenledi. Kaz Dağları Çevre Ödülleri Edremit Güre Adrina Otelde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
 
01.09.2015 00:00
KAZDAĞI ÇEVRE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
KAZDAĞI ÇEVRE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Ödül törenine İlçe Belediye Başkanları, Siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ve çevre platformu temsilcileri katıldı.

Ödül töreninde çevre ve zeytin duyarlılığına özellikle vurgu yapıldı. Ufuk Süslü Başkanlığında Aynur Tümen, Cüneyt Eser ve Nedim Yüksel Çakır'dan oluşan jüri tarafından ödüle layık görülenlerden bazıları: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, AKP Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu, Altı Eylül Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu, Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, Havran Belediye Başkanı Emin Ersoy, Küçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan, Kapatılan Küçükköy Belediye Başkanı Mesut Ergin, Eski Burhaniye Belediye Başkanı Fikret Akova,

Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği Başkanı Cahit İnceoğlu, CHP Edremit Eski İlçe Başkanı Yurt Yıldırım, Ayvalık Ak Parti İlçe Başkanı Hakan Kayaalp, SİVGİAD Başkanı Murat Açıl ve Yalova Üniversitesi Genel Sekreteri Adem Taşçı.

Adem Taşçı'ya anlamlı bir ödül daha geldi

Yalova Üniversitesi Genel Sekreteri Adem Taşçı, Kaz dağları Çevre Ödül töreninde Yılın Çevreci Bürokratı unvanına layık görüldü. Yaptığı bir çok başarılı çalışmalarla Yalova Üniversitesi başta olmak üzere bir çok akademik kurumu ayağa kaldıran Adem Taşçı, alışılmış bürokrat tiplemesinin aksine çözüm merkezli faaliyetleri ve de bahane üretmeyen anlayışıyla bir çok çözülmesi zor görünen sorunun üstesinden gelmeyi başarmıştı. Çevre haklarının korunmasına yönelik yapmış olduğu faaliyetlerle de adından övgüyle söz ettiren Adem Taşçı, yılın çevreci bürokratı unvanına layık görüldü. 3. Göz HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.