HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Yürüyen Köşk’e Ziyaretçi Akını

Yalova Belediyesi 10-16 Kasım Atatürk Haftası nedeniyle Yürüyen Köşk'ü halkın ziyaret etmesi amacıyla giriş ücretlerini kaldırdı. Hafta boyunca özellikle okulların ilgi gösterdiği Yürüyen Köşk'e vatandaşlarında talebi yoğundu.
 
12.11.2015 00:00
Yürüyen Köşk’e Ziyaretçi Akını
Yürüyen Köşk’e Ziyaretçi Akını
Yürüyen Köşk, Ata'mızın kentimize en büyük mirası diyen Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman; "Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, kentimize özel bir ilgi duymuştur ve bu sevgisini 'Yalova Benim Kentimdir' diyerek ortaya koymuştur. Bizde Ata'mızın mirasına en iyi şekilde sahip çıkıp köşkü kentimizin marka değeri haline getirmek ve onu tüm dünyaya tanıtmak için özen gösteriyoruz. Kentimize gelen misafirlerimizi mutlaka Yürüyen Köşk'e getiriyor, bu sayede buranın adının daha da ön plana çıkmasını amaçlıyoruz. Gelen misafirlerimize takdim ettiğimiz tüm hediyelik eşyalarımızda Yürüyen Köşk objesini kullanmaya özen gösteriyoruz. Atatürk Haftası dolayısıyla istedik ki Yürüyen Köşk'ü çok daha fazla insan görsün, tanısın ve çevresine anlatsın. Bu nedenle bu hafta boyunca giriş ücreti alınmamasını kararlaştırdık. Pazartesi gününe kadar ücretsiz ziyaretler devam edecek. Kentimizde yaşayıp Yürüyen Köşk'ü bilmeyen, görmeyen vatandaşlarımız var. Okullardan hafta boyunca sürekli öğrenci ziyaretleri gerçekleşti. Bunun devam etmesini diliyor, halkımızı bu güzel güneşli havada Yürüyen Köşk'ü ziyaret etmeye davet ediyorum" diye konuştu.     

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.