HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

UMYOS 2015 akademik öğretime damga vurdu

21.05.2015 00:00
UMYOS 2015 akademik öğretime damga vurdu
UMYOS 2015 akademik öğretime damga vurdu
UMYOS 2015 akademik öğretime damga vurdu

Tüm mesleki alanlarda yapılan akademik ve idari çalışmaların bir araya getirilmesi, tartışılması ve sektörle paylaşımını sağlamak amacıyla iki yılda bir düzenlenen Uluslar arası Meslek Yüksek Okulları Sempozyumu (UMYOS), 2015 yılında akademik dünyaya damgasını vurdu. Yalova Üniversitesinin ev sahipliğinde yapılan etkinlikte ele alınan konular akademik dünyada büyük etki yarattı.

Sempozyum kapsamında 20 ayrı ülkeden yaklaşık 300 bildiri sunuldu. Uluslararası Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, Yalova Rizom Tatil Köyü'nde gerçekleştirildi. İlçemizden de Orhangazi Belediyesi, Componenta, Cargıll, KIRPART A.Ş., 3. Göz Gazetesi ve işadamı Yüksel Sert'in de sponsor olduğu UMYOS YALOVA, Meslek Yüksek Okullarındaki sorunların çözümü ve MYOların bölgesel kalkınmaya katkıları ele alındı. Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Niyazi ERUSLU onursal başkanı olduğu sempozyumun düzenleme kurul başkanlığını Yalova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Hayri EREN üstlendi. Yalova Meslek Yüksekokulu öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Gül Yücel, Tuğrul AKTAŞ ve Özgür Doğan GÜRCÜ de sempozyumun koordinatörlüğünü üstlendiler.

Japonya, İngiltere, Güney Kore, Çin, Hindistan, ABD, Almanya, Hollanda, Kanada, Azerbaycan, Kosova, Rusya, Ukrayna, Polonya gibi ülkelerden de akademisyenlerin konuşmacı olarak katıldığı UMYOS 2015'te yapılan akademik sunumları ayrıntılı olarak sizlerle paylaşacağız.

UMYOSS 2016'nın ev sahibi Kosova oldu

Sempozyum sonunda bir sonraki toplantının ev sahipliği için kıyasıya yapılan yarışı Kosova Üniversitesi kazandı. Hacettepe, Çorum Hitit Üniversitesi, Azerbaycan ve Kosova Üniversitelerinin ev sahibi olmak için yarıştığı seçimi Kosova kazandı. Bu yıl Haziran ayında yapılması planlanan UMYOS 2016 KOSOVA etkinliğine ülkemizden de bir çok kurumun sponsor olarak destek vermesi bekleniyor. Haber: İrfan Aydın /3. Göz HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.