HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Marmarabirlik'in hedefi büyük

2015-2016 iş yılı ürün alım kampanyası kapsamında, en az 40 bin tonluk ürün alımı hedefleyen Marmarabirlik, önümüzdeki günlerde üretici havuzlarından ürün alımına başlayacak.

Dünyanın en büyük sofralık zeytin üreticisi Marmarabirlik, 2015-2016 iş yılı ürün alım kampanyasına devam ediyor. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, 26 Ekim'den bugüne kadar 185 milyon TL bedel karşılığında 36 bin 600 ton ürün alındığını belirterek, "Marmarabirlik'in satış rakamlarını artırabilmesi için kampanya kapsamında en az 40 bin ton zeytin almayı hedeflediğimizi açıklamıştık. Rekolte beyanının yüzde 50'sini tamamlamayan ortak sayımızın fazla olmasından dolayı kampanya sonuna gelmiş olmamıza rağmen alım miktarımız 36 bin tonlar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bundan dolayı da Marmarabirlik'in alım planı sekteye uğramıştır" dedi.
 
29.12.2015 00:00
Marmarabirlik'in hedefi büyük
Marmarabirlik'in hedefi büyük
"NE KADAR ALIM, O KADAR SATIŞ"

Başkan Asa, önümüzdeki yıl satış rakamlarının 40 bin tonlar bandında kalabilmesi için düzenli bir alım ve satış planı uygulanması gerektiğine işaret ederek, "Doğal iklim koşullarından dolayı halk arasında ürünün 'kıvırcık' denilen bir durumda olduğunu, üreticinin de kıvırcık ürünü kendi havuzunda değerlendirdiğini görmekteyiz. En az 40 bin ton ürün alım hedefimize ulaşabilmek amacıyla önümüzdeki günlerde üreticinin havuzundan zeytin almayı planlamaktayız. Daha çok ürün almak Marmarabirlik'in satışlarına da fayda sağlayacak olup, en kısa zamanda alımlara başlanacaktır" diye konuştu.



"REKOLTE BEYANINI DOLDURANA LİMİT ARTIŞI"

Asa, Marmarabirlik'te bu yıl kotasız alıma ve ürün alım fiyatlarında yüzde 75'e varan artışa rağmen rekolte beyanının yüzde 50'sini teslim etmeyen çok sayıda üretici ortak olduğunu söyledi. Beyan ettiği ürün miktarının 50'sini tamamlayan ortaklara gübre ve zirai ilaç kredisinde limit artışı yapılacağını ifade eden Asa, beyan ettiği ürünün yüzde 50'sini teslim etmeyen ortakların ise ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, dolayısıyla gübre ve zirai ilaç artışından faydalanamayacaklarını kaydetti. Asa, önümüzdeki yıllarda yapılacak kar payı dağıtımının da yine ortakların teslim ettiği ürün miktarına göre belirleneceğini vurgulayarak, ürün teslimatı az olan ortakların kar payının da düşük olacağını bildirdi.



TOPLAM 100 MİLYON LİRALIK ÖDEME

Başkan Asa, Marmarabirlik'in 2015-2016 ürün alım kampanyası için yaklaşık 200 milyon TL'lik bütçe ayırdıklarını da belirterek, "Marmarabirlik, bu kampanya döneminde geçtiğimiz yıla göre çok daha fazla miktarda ödeme yapmaktadır. Üretici ortaklarımıza 25 Aralık Cuma günü (yarın) yapılacak dördüncü dilim ödeme ile birlikte toplam 100 milyon TL ödeme yapılmış olacaktır. Kampanya kapsamında üreticiye ürün bedellerinin yüzde 60'ı peşin ödenmiş olup, geriye kalan yüzde 40'lık dilimi ise Marmarabirlik'in imkanları çerçevesinde en kısa zamanda kredi kullanmadan ödemeyi hedeflemekteyiz" ifadelerini kullandı.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.