HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 22 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

AĞLARIN IŞILTIŞI,DOĞANIN FISILTISI

22.10.2025 00:00
İnsanın kendine yapabileceği en güzel ve maliyetsiz yatırımın, sabahın erken saatlerinde ve yalnız yapılan yürüyüş olduğunu geç fark edenlerdenim maalesef. İnsanın hem bedeni hem ruhu o kadar besleniyor ki… İnanılmaz bir his bu. Hatta şöyle bir iddiam var: erken saatte ve yalnız olmak, maksimum verimin mutlak şartı. "Sabahın şerri, gecenin hayrından iyidir." atasözü de beni destekliyor zannederim.

İnancımızın referanslarından da bunu anlayabiliriz: "Allah'ım, ümmetim için sabah vaktini bereketli kıl." Kur'an-ı Kerim'de seher vaktine ve fecre dair yapılan isnatlar da sanki bunun bir kanıtı gibi: "Ve onlar seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi." (Zâriyât, 18) "Fecre andolsun." (Fecr, 1)

Seri adımlarla ilerlerken gözüme bir ışıltı takıldı. Hemen oraya yöneldim. Ne bileyim ben, muhteşem bir şeyle karşılaşacağımı… Bir örümcek, çalıların arasına büyükçe bir ağ yapmıştı. Sabaha karşı çiseleyen yağmur, üstüne yüzlerce irili ufaklı damlacık kondurmuştu. Damlacıklar bir kristal, bir mücevher gibi parlıyorlardı ağın üstünde.

En az beş dakika izledim doğanın bu eserini ve resimledim. Önce göğün altın kalbine, sonra onca damlacığı taşıyabilen sağlamlıkta, ustalıkla ilmek ilmek örülmüş ağı yapan örümceğe hayran kaldım. Ardından ağın üstüne sıra sıra her boydan damlacıkları dizip kusursuzca oraya yerleştirene ve bana bunu gösteren kudrete de…

Gerçi Sevr Mağarası'nın girişini ağıyla örerek gösterdiği o lütuftan sonra, örümceğin başka bir ihtişamlı eserini sergilemesine gerek var mıydı, bunu bilemedim.

Çimenlerdeki çiğ damlaları, gökyüzünün her gün ayrı bir şölen sunuşu ve doğanın duyu organlarımızın tümüne hizmet edişi… Hepsi şaşırtıcıydı. Bazen ılık esen rüzgâr insanı kuşatıyor, bazen sonbahar yapraklarının hışırtısı… Yanına yaklaşıp özenle incelemedikçe fark edemeyeceğimiz abelyaların mis kokusu…

İnsanın halden hale, duygudan duyguya geçişi… Bir anı bitmeden diğerinin insanın gözünde canlanışı… Keşkeler, iyi kiler, pişmanlıklar ve geleceğe dair yepyeni umutlar…

Otobüs yolculukları da bana her zaman çok dokunur; özellikle akşamüstü ve gece yapılanlar. Hasretlerimi, yitirdiklerimi ve gönül burukluklarımı bu yolculuklarda hissederim. Konuşurum, dertleşirim; ruhen vuslat yaşarım. Tıpkı yürürken örümcek ağını fark ettiğim gibi, yolculuk sırasında da gözlerim çevreye takılır.

Ayçiçek tarlalarındaki güneşe arkasını dönmüş bir isyancıyı yakalarım. Dağda tek ve en gösterişli duran ağaca takılır gözlerim. Gece ışığını gördüğüm her bir eve ayrı bir hikaye yazarım; kimisine kavuşmayı, son bulan bir hasreti; kimine aileye yeni katılmış bir bebeği; kiminin şifa buluşunu; kimisininse her zorluğa rağmen dimdik ayakta durup yeniden dirilişini.

Hikâyelerle dolu bu gözlemler, bana hayatın geçiciliğini ve geride bırakacağımız izlerin değerini hatırlattı. Hayat, sabah yürüyüşlerinde gördüğümüz bir örümcek ağı kadar küçük ama kusursuz detaylarla, yolculuklarda gözlerimize takılan ışıklar ve hikâyelerle dolu.

Aslolan, kendi hikayemiz içinde bir hoş seda bırakabilmek…

Sular hep aktı geçti

Kurudu vakti geçti.

Nice han, nice sultan,

Tahtı bıraktı geçti.

Dünya bir penceredir,

Her gelen baktı geçti.

Yunus Emre

 
Neşe BAKIŞ / Kadrajımdaki Hayat / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.