HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

1000 Çiftçi 1000 Bereket, beşinci yılında

18.04.2023 00:42
1000 Çiftçi 1000 Bereket, beşinci yılında
1000 Çiftçi 1000 Bereket, beşinci yılında
16 ilde 5 binden fazla çiftçi ile onarıcı tarıma odaklanıyor



Cargill'in çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarlada sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek amacıyla başlattığı 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı beşinci yılına girdi. Bursa'nın da aralarında olduğu toplam 16 ilde 5 binin üzerinde çiftçi ile yoluna devam eden program, çiftçilere bugüne kadar yüzde 20'ye varan oranda verim artışı sağladı. Programın sosyal yatırım getirisi de 2022 yılı itibarıyla her 1 TL'ye karşılık 3,23 TL oldu. 1000 Çiftçi 1000 Bereket, yeni sezonda çiftçiyi toprak ekosistemini iyileştirmek ve zenginleştirmek için onarıcı tarım uygulamaları ile destekleyecek

Cargill'in 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı, beşinci yılında Türkiye'deki çiftçileri üretimleri için gerekli olan dijital tarım araçları ve kaynaklarla buluşturmaya devam ediyor. Programa yeni sezonda Amasya ve Tokat'tan 100 çiftçi dahil oldu. 1000 Çiftçi 1000 Bereket aynı zamanda çiftçilere ücretsiz sunduğu bir dizi dijital tarım aracı ile onarıcı tarım odağını da yeniliyor.

2019 yılında başlatılan ve çiftçilerin verimini ve refahını artırarak sürdürülebilir tarım uygulamalarını geliştirmeyi hedefleyen programa katılan çiftçilere, tarlalarına özel ücretsiz eğitim, dijital tarım araçlarına erişim ve danışmanlık hizmetleri sunuluyor. Bu sayede, çiftçiler verimlerinde yüzde 20'ye kadar artış görürken, aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine daha az maruz kalıyor.

Program, 16 ilde yaklaşık 5 binin üzerinde mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisiyle yoluna devam ediyor ve toplamda 400 bin dekarlık bir alanı kapsıyor. Ulusal ve uluslararası 40'a yakın ödüle layık görülen 1000 Çiftçi 1000 Bereket, Türkiye'deki tarım ve gıda alanında sosyal etki araştırması ve ölçümlemesi yapılan ilk kurumsal sosyal sorumluluk programı. Program kapsamında sunulan hizmet ve eğitimlerin çevresel, sosyal ve ekonomik anlamda yarattığı etkiler Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (SROI – Social Return On Investment) yöntemi kullanılarak finansal değere dönüştürülüyor. SROI, 1000 Çiftçi 1000 Bereket başladığından bu yana her yıl artarken, 2022 itibarıyla program, ana paydaşları olan çiftçiler üzerinde her 1 TL'ye karşılık 3,23 TL değerinde etki yarattı.

"Tarım tedarik zincirinin merkezindeki konumumuzla eşsiz bir yeteneğe ve sorumluluğa sahibiz" diyen Cargill Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Murat Tarakçıoğlu, "1000 Çiftçi 1000 Bereket, çiftçilerle bağlantı kurduğumuz ve iş birliği yaptığımız bir program. Gıda sisteminin hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamaya devam etmesi için de çok güzel bir örnek" dedi.

Program bu yıl çiftçileri onarıcı tarıma daha fazla odaklanmaya teşvik ediyor:

-Çiftçiler, tarlalarında hastalık riskini azalmaya ve toprak kirliliğini önlemeye yardımcı olan, su kaynaklarını koruyan özel sulama, gübreleme ve ilaçlama uygulamalarını takip edebiliyor.

-Çiftçilerin tarlalarındaki ürünlere dayalı karbon ayak izinin çevresel etkilerini azaltmaya yardımcı olabiliyor. Tarladaki karbon ayak izi, uluslararası platform Cool Farm Tool kullanılarak hesaplanıyor.

-Ayrıca, çiftçiler tehdit edici zararlıları PestTrap (Dijital Böcek Tuzağı) ile tarlaya gitmeden tanıyabiliyor ve ilaçlama kararları verebiliyor.

İzmir'in Tire ilçesine bağlı Peşrefli'de çiftçilik yapan Ceylan Karaoğlan, program hakkında şunları söyledi: "1000 Çiftçi 1000 Bereket, bilinçlenmemizi sağlayan bir program oldu. Geleneksel yöntemlerden uzaklaştık, araştırma yaptığımız bir döneme geçtik. Tarımsal sensör istasyonu sayesinde sulama yapacağımız zamana rahatlıkla karar veriyoruz. Bu cihaz sayesinde verim artışım yüzde 100 oldu. Gereksiz sulama yapmadığımız için su tasarrufu da sağlıyoruz. Toprak analizi ve tarımsal sensör istasyonu sayesinde ürünlerimizin kalitesi artmaya devam ediyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket'e katılmamış olsaydım, bugün yetiştirdiğim kaliteli mısırları yetiştiremezdim."

Cargill Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Murat Tarakçıoğlu, "Programa katılan çiftçiler için onarıcı tarımı artırmak ve çevresel etkiyi azaltmak için somut adımlar attık ve bu, SROI ile hesaplanan sosyal etkimizin her yıl artmasına olanak tanıyor. Dünya nüfusunu sürdürülebilir bir şekilde beslemek için atılması gereken doğru adımların ötesinde, bu uygulamalar çiftçiler için maliyetleri azaltıyor ve yüzde 20'ye yakın verimlilik sağlayarak kârlılığı artırıyor" dedi.

Geleceğe bakıldığında, 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı artan ölçüde sürdürülebilirlik odaklı çabaları kapsayacak. İş sağlığı ve güvenliği konusunda kapsamlı eğitimler ve onarıcı tarım eğitimleri sunulmaya devam edecek.   Haber-Muharrem DEĞİRMEN / 3. GÖZ HRA





 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.