HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Okul alışverişi telaşı başladı, fiyatlar uçuk

06.09.2023 10:01
Okul alışverişi telaşı başladı, fiyatlar uçuk
Okul alışverişi telaşı başladı, fiyatlar uçuk
2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk zil sesi 11 Eylül'de duyulacak. Okulların açılmasına az bir süre kala alışverişini tamamlamak isteyen veliler ile öğrenciler, telaşla en ucuz ürünlerin olduğu kırtasiyecileri geziyor. Geçtiğimiz yıla göre yüzde 100'e varan oranlarla zamlanan kırtasiye malzemeleri ise cepleri yakıyor. Bir öğrencinin ihtiyacı olan kırtasiye malzemeleri, sırt çantasıyla beraber ortalama bin 500 lira.

Kırtasiyeci Musa Çağlar, vatandaşların gıda sektöründeki anlık zamlara alışmasından dolayı kırtasiye malzemelerine de gelen zamlara alıştığını dile getirerek, 'Bir öğrencinin ihtiyacı olan çanta, suluk, defter ve kalem geçen yıla göre zamlandı ama vatandaşlara en ucuz şekilde ulaştırmanın çabası içerisindeyiz. Vatandaşlar gıda sektöründeki anlık zamlarla alışık durumdalar. Okulların kapanmasından 3 ay geçti. Vatandaşlar zaman zaman anlık tepki verseler de bizim necip milletimiz duyarlıdır. Öğrencisine ve yavrusuna bir şey alırken tepkili de olsa istediklerini almaya çalışıyorlar' diye konuştu.

Velilere, kırtasiye malzemeleri seçerken dikkat etmesi gereken hususlara da değinin Çağlar, ürünlerin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olması gerektiğini belirterek, 'Bütün ürünlerimizin arkasında kalite belgeleri var ve mümkünse yerli ve milli ürünlerimizi almaları suretiyle bunları tercih etmeliler' dedi.

Malzemelerin pahalı olmasının kaliteli olduğu anlamına gelmediğine dikkati çeken Çağlar, 'Bir ürünün pahalı olması çok kaliteli olduğu anlamına gelmiyor. Veliler kırtasiye ürünlerini alırken daha seçici davranarak ekonomik ürünleri tercih etmeliler. Çok abartmadan ürünleri ekonomik fiyattan seçerek alışverişlerini tamamlayabilirler' değerlendirmesinde bulundu.

Bir başka kırtasiyeci Çoşkun Çoşan ise en ucuz kurşun kalemin geçen sene 2 lira civarında olmasına rağmen bu sene aynı kalemin 6 liradan alıcı bulduğunu söyledi. Çoşan, markaya göre fiyatların değiştiğini söyleyerek, 'En uygun defterler 10 lira civarındayken bu sene 25 lira civarında. Geçen yıl bir çanta 250 lira civarındayken bu sene 500 lira. Bir çantanın dolması ortalama bin 500 lira civarında olacaktır. Geçen yıl bu fiyat 750 lira civarında seyrediyordu. Yüzde 100 bir fiyat değişkenliği söz konusu' ifadelerini kullandı.

Ailesiyle beraber kırtasiye dükkanına alışveriş yapmaya gelen velilerden Emre Çetin ise kalabalık ailelerde masrafların karşılanmasında zorlanıldığın kaydederek, 'Geçen seneye göre fiyatlar arttı. Büyük çocuğum 3'üncü sınıfta ve küçük çocuğum da Anaokuluna başlayacak. Masraflarımız çoğalıyor ama burada indirim olduğu için alışverişe buraya geldik. Alışverişe yeni başladık ama muhtemelen 2 bin lira fiyatı bulacak. Kurşun kalemden, kareli deftere, çizgili defterden boyalara kadar onların hepsini alacağız' açıklamalarında bulundu.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.