HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı 2024 Edison Altın Ödülü’nü Kazandı

23.04.2024 11:09
1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı  2024 Edison Altın Ödülü’nü Kazandı
1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı  2024 Edison Altın Ödülü’nü Kazandı
Cargill'in Türkiye'de 6.000'den fazla çiftçiyi destekleyen "1000 Çiftçi 1000 Bereket" programı, Edison Ödülleri'nin sosyal ve kültürel etki kategorisinde altın ödüle layık görüldü.

Adını Amerikalı mucit Thomas Alva Edison'dan alan Edison Ödülleri™, dünyadaki yenilikçi projeleri ve iş liderlerini ödüllendiriyor. Cargill, Akıllı Ulaşım, Sağlık ve Güzellik Bakımı Çözümleri ve Sosyal ve Kültürel Etki – Çevresel Çözümler kategorilerindeki projeleriyle üst üste ikinci kez 2024 Edison Awards™'dan ödülle döndü.

Cargill'in 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı, Sosyal ve Kültürel Etki - Çevresel Çözümler kategorisinde altın ödüle layık görüldü. Altıncı yılına giren program, çiftçilerin verimini ve refahını artırmayı, onarıcı tarım uygulamalarını teşvik ederek tarımda sosyal ve dijital dönüşümü teşvik etmeyi amaçlıyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket başladığı günden bu yana mısır, ayçiçeği ve kanola üretimine ayrılan 700 bin dekarı aşkın bir alanı kapsayarak Türkiye'nin 21 ilinde 6.000'den fazla çiftçiyle yoluna devam ediyor.

Cargill Gıda Çözümleri Orta Doğu, Türkiye ve Afrika CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı Murat Tarakçıoğlu, "Kapsayıcı sürdürülebilir kalkınma toplumun sosyo-ekonomik gelişimi aracılığıyla elde edilebilir. Programımız, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden 11'ine katkı sağlıyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket, gıda sisteminin, hızla büyüyen dünya nüfusunun ihtiyaçlarını sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamaya nasıl devam edilebileceğinin çarpıcı bir örneğidir" dedi.

Konya'da üretim yapan program çiftçisi Osman Ateşoğlu, program sayesinde yaşadığı verim artışını şöyle anlattı: "Programa katılmadan önce kanola ekiminde 18 kg/da verim elde ediyorduk. Şu anda 25 kg/da verim elde edebiliyoruz. 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı, bize %60 verim artışı sağladı ve kazancımızı artırdı"

Cargill'in ödüllendirilen projeleri

Cargill ve BAR Technologies'in WindWings projesi Akıllı Ulaşım kategorisinde altın ödülün sahibi oldu. WindWings, ilk kez ticari denizciliğe son teknoloji rüzgar tahrikini getirebilecek çığır açan bir teknoloji olarak kabul ediliyor. Dünyanın ilk kuru dökme yük rüzgar enerjisiyle çalışan okyanus gemisi Pyxis Ocean, Ağustos 2023'teki lansmanından bu yana şu ana kadar ortalama 485 arabanın yoldan çekilmesine eşdeğer olan yüzde 14 civarında yakıt tasarrufu bildirdi. 

BotaniDesign™ 105 ise  Sağlık ve Güzellik Bakım Çözümleri kategorisinde bronz ödülün sahibi oldu. Yüzde 100 doğal, bitkisel ve biyolojik olarak kolayca parçalanabilen vazelin alternatifi olan ürün, yüksek oranda nemlendirici özelliğiyle çeşitli sağlık ve güzellik ürünleri uygulamalarına dahil edilebiliyor.

Cargill'in baş teknoloji sorumlusu ve İnovasyon ve Araştırma ve Geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı Florian Schattenmann konuyla ilgili, "Yenilik, yeniyi düşünenlerle başlar. Ekiplerimiz sürekli olarak mümkün olanı yeniden hayal ediyor, gıda ve tarım alanında büyük ve cesur yenilikler sunmak için zemin hazırlıyor. Bu ödül, ekiplerimizin değerli çalışmalarının ve dünyayı besleme, sağlığımız, çevremiz ve insanlarımız için daha iyi çözümler sunma amacımızı vurguluyor" dedi.

Tüm adaylıklar Edison Ödülleri Yönlendirme Komitesi ve yürütme değerlendirme kurulu tarafından inceleniyor. Panelde, ürün geliştirme, tasarım, mühendislik, bilim, pazarlama ve eğitim alanlarından 2 binden fazla üst düzey işletme yöneticisi ve akademisyenin yanı sıra geçmiş kazananlar yer alıyor.

Edison Ödülleri hakkında daha fazla bilgi için www.edisonawards.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haber-Muharrem DEĞİRMEN – 3. GÖZ HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.