HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Harçlara büyük zam, işte yeni harç fiyatları

Çeşitli hizmetler için 8 Temmuz'dan itibaren geçerli olmak üzere alınacak harç tutarları Resmi Gazete'de yayımlandı.

13.07.2023 10:27
Harçlara büyük zam, işte yeni harç fiyatları
Harçlara büyük zam, işte yeni harç fiyatları

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan "Harçlar Kanunu Genel Tebliği"yle yargı, noter, vergi yargısı, tapu ve kadastro işlemleri, konsolosluk, pasaport, ikamet tezkeresi, çalışma izni, çalışma izni muafiyeti, vize, gemi ve liman, imtiyazname, ruhsatname ve diploma, trafik gibi işlemlerden alınacak harç tutarları belli oldu.



Buna göre, mahkeme başvurma harcı 123,6 lira ile 2 bin 220,6 lira arasında değişen tutarlarda uygulanacak. İcraya başvurma harcı 269,85 lira, maktu iflas harcı da 444,6 lira oldu.



Ticari işletmeler için kayıt ve tescil harçları da 388,2 lira ile 13 bin 32 lira arasında, maktu noter harçları da 13,95 lira ile 2 bin 881,8 lira arasında değişen tutarlarda alınacak.



Tapu işlemlerinde, yapılan işlemin türüne göre, binde 2,27 ile binde 1593,9 arasında değişen harç oranları uygulanacak.



Pasaport ve vize harçları



Pasaport harçları ise 6 aya kadar olanlar için 1034,55 lira, 1 yıl süreli olanlar için 1512,45 lira, 2 yıl süreli olanlar için 2 bin 469,15 lira, 3 yıl süreliler için 3 bin 507,75 lira ve 3 yıldan fazla süreli olanlar için 4 bin 943,25 lira olarak belirlendi.



Giriş vize harçları da tek giriş için 3 bin 546,3 lira, müteaddit giriş için 11 bin 578,05 lira oldu. Transit vize tutarları ise tek transit için 3 bin 456,3, çift transit için 6 bin 934,95 olarak alınacak.



Yabancılara verilecek çalışma izin belgeleri ise 1 yıla kadar (1 yıl dahil) 4 bin 635,3 lira, süresiz ve bağımsız çalışma izin belgeleri için ise 46 bin 371,75 lira olarak uygulanacak.



Ticari mahiyette olmaksızın, yolcuların kendi kullanımları için yurt dışından getirdikleri telefonların kullanım izninden alınan maktu harç tutarı ise 20 bin lira olurken, sürücü belgesi harçlarında değişiklik yapılmadı.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.