HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

ULUDAĞ ELEKTRİK KOŞU TAKIMI’NDAN TEV’E DESTEK

17.05.2023 10:35
ULUDAĞ ELEKTRİK KOŞU TAKIMI’NDAN TEV’E DESTEK
ULUDAĞ ELEKTRİK KOŞU TAKIMI’NDAN TEV’E DESTEK
Uludağ Elektrik, Türk Eğitim Vakfı'nın "Yarıda Kalmasın" Projesi adına, İstanbul Yarı Maratonu ve İzmir Maratonu iyilik koşularını tamamladı. Depremzede öğrencilerin eğitim masraflarının karşılanması adına destek veren Uludağ Elektrik koşu takımı, 10K parkurlarında ter döktü. Şirket ayrıca depremden etkilenen öğrenciler için de TEV'e bilgisayar desteğinde bulundu.

Maratonlara enerjik bir imza atan şirketin koşu takımı, tüm enerjisiyle depremzedelerin yanında olmaya devam etti. Deprem bölgesine gerçekleştirdiği yardım takviyesinin yanı sıra, hizmet alanında depremzedelerin yaşamını kolaylaştırmayı amaçlayan şirket, bu sefer de depremzede öğrenciler için koştu. Kurumsal takım kategorilerinde de ilk 10'da yer alan şirketin koşu takımı, farkındalık çalışmasına da imza attı. Formalarının yarısını "yarıda kalmasın" diyerek depremzede öğrencilerin hayallerine ayıran şirket, hem farkındalık sağladı hem de eğitim masraflarının karşılanması adına kaynak yarattı.

Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac, "Koşu takımımız daha önce de farklı STK'lar için iyilik peşinde koşarak, eğitime destek sağlamıştı. Bu sene de Cumhuriyetimizin 100. yılında düzenlenen bu maratonlara katılım sağlayarak, depremzede öğrencilerin eğitim masraflarının karşılanması için kayda değer bir bağış topladık. TEV'in Yarıda Kalmasın Projesine kaynak yaratırken, konuya nasıl farkındalık yaratabiliriz diye düşünmüştük. Bu sebeple koşu takımımızın formalarında yarıda kalmasın mesajının altını çizmek için depremzede öğrencilerin hayallerine de yer verdik. Formalarımızın yarısında çeşitli meslek dallarını resmettik. Ülkemizde yaşanan bu yıkıcı depremin depremzede öğrencilerin eğitim hayatlarını etkilemesini önlemek amacıyla TEV Bursa Şubesi ile sosyal bir iş birliği gerçekleştirdik. Sporun birleştirici gücü ile pek çok zorluğun üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz. Bu nedenle çeşitli parkurlarda gönüllü olarak koşan başta şirketimizin takımı olmak üzere, farklı projeler için bağış toplanmasına katkı sağlayan tüm sporcularımızı tebrik ediyorum. Adımlarımızı iyilik, eğitim ve çocuklarımız için atmaya devam edeceğiz" dedi.

TEV Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Çalışkan ise, "Her yıl binlerce öğrenci en temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için okulu bırakmayı düşünüyor. TEV olarak çeşitli çağrılarla ve çalışmalarımızla konuya dönük bilinç oluşturmak istiyor, bu öğrencilerimizin eğitimlerini tamamlaması için kaynak oluşturuyoruz. Bu kapsamda Uludağ Elektrik ile yıl boyunca sürdürülebilir ilişkiler kurmak adına iş birliği protokolümüzü gerçekleştirdik. Uludağ Elektrik, koşu takımı sadece bu maratonlara katılım sağlayarak değil, forma tasarımlarına projemizin mesajını taşıyarak da konuya farkındalık oluşturdu. Ayrıca her bir koşucunun açmış olduğu bağış kampanyalarıyla bizlere destek oldular. Şirket tarafından depremden etkilenen öğrenciler için vakfımıza bağışlanan bilgisayarlar da eğitim sürekliliği için önem taşıyor. Bu tip iş birlikleriyle çok daha güçlü, gençlerimize umut olacak sonuçlar alıyoruz. Konuya dönük farkındalıkları ve destekleri için Uludağ Elektrik'e teşekkür ediyorum." dedi.



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.