HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Kiracılar için kabus dolu yıl olur...

17.12.2024 22:41
Kiracılar için kabus dolu yıl olur...
Kiracılar için kabus dolu yıl olur...
Yeni yılla birlikte maaşlara yapılacak zamlarda girilen son virajda bir diğer merak konusu kira artışları. Uzmanlara göre 2025 kiracılar için kara bir yıl olacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantılarının sonucunun merak ve takip edildiği bir yerde vatandaş belirlenecek maaşla birlikte ocak ayındaki kira artış oranını da dört gözle takip ediyor. Konut kredilerinin faiz oranlarında yaşanan düşüş, piyasayı hareketlendirse de kiralık konut konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil. Sektör temsilcileri çözüm için hükümeti işaret ederken barınma sorununu ortaya çıkaran temeller üzerinde durdu.

"GELİŞMİŞLİK GÖSTERGESİ"

Bir eve giren ortalama geliri değerlendirerek sözlerine başlayan İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, "İki kişi de asgari ücret alırsa gelir 34 bin lira. Güncel olarak ev kiralarının fiyatı 20 ve 25 bin lira arasında. Barınmanın dışında yaşam koşulları bu gelirle ciddi bir sorun haline geliyor. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin en önemli konularından biri konut fiyatları ve barınma olacak. Hükümetin bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapması şart. Barınma sorunun çözülmesi o ülkenin gelişmiş bir ülke olduğunun göstergesi. Barınma sorunu olan ülkelerde gelişmişlik üçüncü sınıftadır" dedi.

"MAAŞ KİRAYA GİDECEK"

"Aldığı maaşın neredeyse tamamı ile kira ödeyen vatandaşın ekonomisi zor durumda" diyen Akgün, "Kirada yüzde 25 zam sınırının kalkması ve TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla zam yapılması sonrası kiracılar zor bir sürecin içine girdi. Son altı aydaki artış oranına baktığımızda en düşük yüzde 60,54 rakamını görüyoruz. Vatandaş evini terk ediyor. Kirayı ödemeyen kiracılar borçlu konuma geliyor. Çalışan emekliler ve asgari ücretli çalışan vatandaş için yapılacak zammın kira artışlarıyla uyumlu olmayacağını görüyoruz. Emekli maaşına ve asgari ücrete yapılacak zammın yüzde 25 düzeyinde olması kira artış oranında da yüzde 60 olması kiracı için zor bir sürecin sinyali. 2025 yılı kiracılar için kabus dolu bir yıl olacak. Yeni yılın ilk ayında kira artış oranının açıklanmasıyla yeni maaşların kira karşısında eriyecek olması barınma sorunlarına yol açabilir" diye konuştu.

"FAİZ DÜŞTÜ"

Ortalama kira fiyatının 15 ila 30 bin lira arasında olduğunu aktaran Akgün, "Konutları eski ve yeni olarak ayırıyoruz. Eski konutlarda 15 ila 25 bin lira arasında konut bulunabiliyor. Yeni yapılarda ise 30 ila 60 bin lira arasında kira bedeli gösteriliyor. Özel mülklerde 100 ila 150 bin bandında fiyatlar karşımıza çıkıyor. Mülkünü satmayan ev sahiplerinin fiyat yükseltmemesinden kaynaklı konut fiyatları sabit ilerlese de faizin de çok yüksek olması sebebiyle piyasada ciddi bir konut arzı var. Konut kredisinde bazı bankalarda yüzde 2.89 faizin uygulanmasıyla 10 yılda 28 bin lira aylık ödeme oluyor. 5 yılda 32 bin liralık ödemenin bazı vatandaşlara uygun gelmesinden dolayı 5 yıl tercihinde artış oldu. Belirli bir kesimin alım gücüne uygun duruma geldi" dedi.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.