HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 TEMMUZ 2025, PERŞEMBE

GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE UNUTULAN BİR TARİH ILIPINAR HÖYÜĞÜ

02.07.2025 00:00
Her şehir, tarihine sahip çıktığı kadar güçlüdür. Tarih sadece geçmişin hikâyesi değildir; geleceğe neyle yürüdüğümüzü, hangi mirası taşıdığımızı, neyi koruyup neye sırt döndüğümüzü gösteren bir aynadır. Bugün bu aynada Orhangazi'nin yüzüne bakmak kolay değil. Çünkü elimizde, binlerce yıllık geçmişe ışık tutan Ilıpınar Höyüğü gibi bir değer varken; ne yeterince koruyoruz, ne anlatıyoruz, ne de hak ettiği şekilde yaşıyoruz. Dahası, göz göre göre susuyoruz. Ve bu suskunluk, sadece bir tarihi değil, bir kimliği de yitiriyor.

BU TOPRAKLARIN SESSİZ ÇIĞLIĞI: ILIPINAR HÖYÜĞÜ


Bursa'nın Orhangazi ilçesi sınırları içerisinde bulunan Ilıpınar Höyüğü, yalnızca Türkiye için değil, tüm insanlık tarihi açısından da çok özel bir arkeolojik alandır. Milattan önce 6000'lere, yani tam sekiz bin yıl öncesine uzanan katmanlarıyla Anadolu'nun en eski yerleşim alanlarından biridir. Neolitik dönemden Osmanlı'ya kadar uzanan çok katmanlı bir medeniyet izine sahip. Bir anlamda, taşın toprağın dile geldiği yer burası.

Ancak ne acıdır ki, Ilıpınar'ın kıymetini en az bilen, en az sahip çıkan da bu topraklarda yaşayanlardır. Höyük, yıllardır göz ardı edilen, kaderine terk edilen bir kültür hazinesi olarak kalmış durumda. Kazılar Hollandalı arkeologlar tarafından 1987 yılında başlatıldı. Bilimsel raporlar, akademik yayınlar, hatta yurt dışında sergilenen parçalar oldu. Ama Orhangazi bu işin neresindeydi? Cevap net: Hiçbir yerinde.

TARİHİMİZ VAR AMA MÜZEMİZ YOK


İnsan soruyor: Madem bu kadar kıymetli bir alan, neden Orhangazi'de bir müze yok?

Bu sorunun cevabı, bir medeniyetin en önemli göstergelerinden biri olan "aidiyet" duygusunun nasıl yok sayıldığını da ortaya koyar. Ilıpınar'dan çıkarılan eserlerin çok büyük bir kısmı İznik Müzesi'nde sergileniyor. Yani eser burada, tarih burada, geçmiş burada ama hafıza başka yerde tutuluyor. Orhangazi ise sadece suskun bir tanık. Bir ilçenin müzesi yoksa, geçmişi de sahipsiz kalır. Zira müze demek sadece vitrin değil, bir şehrin belleğidir. Müze demek, çocuklara anlatılan bir masal değil, o masalın gerçekliğini gösteren kanıttır.

Bu eserlerin İznik'e taşınması, Orhangazi'nin kültürel hafızasında ciddi bir boşluk yaratmıştır. Yerel halkın çocukları kendi ilçesinin tarihine başka bir ilçede bakmak zorunda kalıyor. Bu durumun, uzun vadede bir kimlik kaybına dönüşmemesi mümkün değil.

ILIPINAR'DA TARİH VAR, AMA TEMİZLİK YOK, TANITIM YOK


Bugün Ilıpınar Höyüğü'ne giden biri neyle karşılaşıyor? Çöp içinde bir çevre, bakımsızlık, kurumuş otlar, kararmış bilgi tabelaları… Ne doğru düzgün bir yönlendirme levhası var ne de etrafta bir bilgilendirme alanı. Böyle mi sahip çıkacağız 8 bin yıllık tarihe? Bu ülkenin başka köşelerinde benzer özellikteki arkeolojik alanlar turizme kazandırılıyor, özenle restore ediliyor, etrafı düzenleniyor. Ama Ilıpınar, sahipsizlikle boğuşuyor.

Bu yalnızlık, basit bir ihmalkârlık değil; sistematik bir vurdumduymazlıktır. Ve bu vurdumduymazlık içinde, Orhangazi yıllardır kendi tarihine sırt dönmüş durumda.

MÜCADELENİN TEK ADI: MUHARREM DEĞİRMEN


Ama her toplumda, karanlığa itilen değerleri aydınlatmaya çalışan bir avuç insan çıkar. Orhangazi'de bu sese yıllardır hayat veren kişi, araştırmacı-yazar Muharrem Değirmen'dir. Ilıpınar Höyüğü'nün kıymetini bilen, bunu halkına anlatmak için mücadele veren, eserlerin Orhangazi'ye dönmesi gerektiğini dile getiren, yetkililere çağrılar yapan, sosyal medyada kampanyalar yürüten tek isim odur.

Değirmen, yıllardır "Bu eserler bizim, bu tarih bizim, bu toprak bizim" diyerek bir tür kültürel bağımsızlık savaşı veriyor. Onun yaptığı, sadece bir arkeolojik alanı savunmak değil; geçmişin hatırlanması, geleceğe onurla taşınması için verilen bir mücadeledir. Kimi zaman yazılarıyla, kimi zaman konferanslarıyla, kimi zaman yalnızca sosyal medyada birkaç cümleyle... Ama hep inatla, ısrarla, umutla...

BU SAHİPLENME YEREL YÖNETİMLERİN İŞİDİR


Sorulması gereken bir diğer soru da şu: Orhangazi Belediyesi bu konuda ne yapıyor? Kaymakamlık, ilçe milli eğitim müdürlüğü, turizm birimleri ne kadar haberdar bu değerden?

Eğer bir ilçe yönetimi, kendi topraklarında bulunan bir arkeolojik alanın adını bile afişlerde geçirmiyorsa; eğer gençlerine Ilıpınar nedir diye sorduklarında aldıkları cevap bir omuz silkmekse; işte orada kültürel iflas başlamıştır.

Oysa Ilıpınar, doğru şekilde sahiplenildiğinde Orhangazi'ye ekonomik, kültürel ve sosyal kazanç getirecek bir değerdir. Höyük çevresine kazı evi, mini müze, kafeterya, tanıtım merkezi, kitaplık gibi alanlar entegre edilse; arkeo-turizm haritasına dahil edilse; okullarla işbirliği yapılarak çocuklar burada eğitim alsa... Neden olmasın?

ILIPINAR BİZİM AYIBIMIZDIR


Bütün bu anlatılanların sonunda ortaya çıkan manzara şudur: Ilıpınar Höyüğü, Orhangazi'nin tarihi olduğu kadar, onun en büyük ayıbıdır da. Çünkü biz bu değeri koruyamadık, anlatamadık, sahiplenemedik. Ve ne yazık ki, halen daha sahip çıkmak için yeterli bir çaba görmüyoruz. Eğer bu topraklarda doğmuşsak, bu toprağın geçmişine de, geleceğine de sahip çıkmak zorundayız.

Muharrem Değirmen'in yalnız yürüttüğü bu mücadele aslında Orhangazi halkının yürütmesi gereken bir mücadeleydi. O yalnız kaldı ama yılmadı. Ilıpınar için mücadele etmek, Orhangazi'nin kendi kimliğine sahip çıkması demektir. Çünkü bu topraklarda tarih konuşuyor. Ama biz kulaklarımızı tıkıyoruz.

GÖZLERİMİZİ KAPAMAK TARİHİ SİLMEZ


Bugün Ilıpınar'a sırt dönenler, yarın geçmişin suskunluğunda kendi yok oluşlarını izlerler. Çünkü tarihi inkâr etmek, bir milletin kendi köklerini budamasıdır. Gelin, artık bu değerli mirasa kulak verelim. Gelin, Orhangazi'yi hak ettiği şekilde tanıtalım. Gelin, Ilıpınar'ı sadece bir höyük değil, bir kimlik olarak görelim. Unutmayalım: Eğer Ilıpınar bizdeyse ama biz Ilıpınar'da değilsek, tarih bir gün bizi de dışarıda bırakır.

Ve o zaman kimse "Keşke" demeye vakit bulamaz.


 
Enbiya Bakır / 'ZAFER' e Doğru / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.