HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

MHP Genel Sekreteri Büyükataman’dan Gümüşhanelileri ziyaret

04.05.2023 11:50
MHP Genel Sekreteri Büyükataman’dan Gümüşhanelileri ziyaret
MHP Genel Sekreteri Büyükataman’dan Gümüşhanelileri ziyaret

14 Mayıs'ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'ne sayılı günler kala siyasi partilerin seçim çalışması hızlandı.MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, İl Başkanı Cihangir Kalkancı, Nilüfer İlçe Başkanı Levent Karakoç, Osmangazi İlçe Başkanı Niyazi Çakır, İl Başkan Yardımcısı Cemal Ersoy, Nilüfer İlçe Başkan Yardımcıları Hakan Öz ve Burak Yurt, Osmangazi İlçe Başkan Yardımcısı Murat Zorlu ile beraberindeki heyet Bursa Gümüşhane İli Demirkapı Köyü Derneği'ni ziyaret etti. Ev sahibi olarak Bursa Gümüşhane İli Demirkapı Köyü Derneği Başkanı Zafer Olgun, Gümüşhane İli Torul Kürtün İlçeleri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Demirci, Gümüşhane Torul İlçesi Derneği Başkanı Gürsel Bayram , Gümüşhane İli Kelkitliler Derneği Başkanı İhsan Mayda, Gümüşhane Birlik ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Orhan Aydın hazır bulundu.




PKK'LI TERÖRİSTLERİN ŞEHİT ETTİĞİ NECMETTİN ÖĞRETMEN DETAYI



PKK'lı teröristlerin, Şanlıurfa'da görevli iken memleketi Gümüşhane'de giderken Tunceli'de şehit ettiği Gümüşhane Demirkapı Köyü nüfusuna kayıtlı Necmettin Yılmaz öğretmenin hatırası için tüm Gümüşhaneliler nezdinde derneğe yapılan ziyarette, şehit öğretmen yad edildi. Seçimler için Gümüşhanelilerden destek isteyen Büyükataman, Gümüşhane'den Bursa'ya göç eden hemşehrilerin şehre kattığı değeri dile getirdi.



Dernekler adına söz alan Gümüşhane İli Torul Kürtün İlçeleri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Demirci, yakın köylüsü olduğunu belirttiği Şehit Öğretmen Necmeddin Yılmaz için içlerinin sızladığını dile getirdi. Demirci, Şehit Öğretmen Necmeddin Yılmaz'ın nezdinde tüm şehitlere rahmet, şehit ailelerine de sabırlar diledi. Demirci ayrıca, Mudanya Devlet Hastanesi Müdürü Sinan Küçük'ün atamasının yapılmamasının tüm Gümüşhanelilere yapılan vurdum duymaz bir tavır olduğunu söyledi.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.