HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

Türkoğlu, Doğalgaz Zammını meclis Gündemi’ne Taşıdı! HANİ EVLERDE DOĞALGAZ BİR YIL BEDAVA OLACAKTI?

03.08.2023 10:56
Türkoğlu, Doğalgaz Zammını meclis Gündemi’ne Taşıdı! HANİ EVLERDE DOĞALGAZ BİR YIL BEDAVA OLACAKTI?
Türkoğlu, Doğalgaz Zammını meclis Gündemi’ne Taşıdı! HANİ EVLERDE DOĞALGAZ BİR YIL BEDAVA OLACAKTI?
-İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, bedava doğalgaz sorununu TBMM'ye taşıdı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Sn. Alpaslan Bayraktar'a seslenen Türkoğlu, "Hani mutfakta ve şofbende kullanılan doğalgaz bir yıl ücretsiz olacaktı. Vatandaşa neden yeniden ödeme faturası göndermeye başladınız" dedi.

Devlet adına seçimden önce verilen sözün sadece bir ay tutulduğunu belirten Türkoğlu, vatandaşın büyük hayal kırıklığı yaşadığını vurguladı.

Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu'nun konu ile ilgili soru önergesi şöyle:

 "TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NA

Ülkemizde giderek daha da derinleşen ekonomik kriz beraberinde fahiş zamları da getirirken, vatandaşlarımızın, ayakta kalma mücadelesi dahi verebilecek hali kalmamıştır. Seçimler öncesinde mutfak ve şofbenlerde kullanılan doğalgazı ücretsiz vereceğini söz veren, ancak sözünü sadece bir ay tutabilen AK Parti İktidarı, doğalgaza tek kalemde yüzde 224 ÖTV zammı yaparak, vatandaşa yeniden fatura göndermeye başlamıştır.  25-07-2023

Selçuk TÜRKOĞLU

Bursa Milletvekili

Buradan hareketle;

SORU 1- Genel seçimler öncesinde vatandaşa verilen bir yıl boyunca bedava doğalgaz sözünde, bakanlığınızdan görüş alınmış mıdır, bu sözün gerçek olması halinde bir maliyet fizibilitesi yapılmış mıdır?

SORU 2- "Mutfakta ve şofbenlerde kullanılan doğalgazdan bir yıl boyunca ücret almayacağız" derken, "Ancak doğalgazdaki vergilerin tahsilatına devam edeceğiz" dediniz mi? Böyle bir uyarı yapmadıysanız, astronomik ÖTV zammıyla beraber vatandaşa yeniden fatura çıkarmaya başlamanızın somut gerekçesi nedir? 

SORU 3- Haklı olarak kendisini kandırılmış hisseden biçare vatandaşı teskin edebilecek türde, özür niteliği taşıyacak rakamsal bir argümanınız var mı?

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.