HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 04 KASIM 2025, SALI

Seçimin Son Virajında Oyları En Çok Artan Aday Sinan Oğan Oldu

08.05.2023 01:20
Seçimin Son Virajında Oyları En Çok  Artan Aday Sinan Oğan Oldu
Seçimin Son Virajında Oyları En Çok  Artan Aday Sinan Oğan Oldu
14 Mayıs'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri son 50 yılın en heyecansız seçimi olsa da kararsız seçmenin de tercihleri şekillenmeye başladı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde dört isimden birini tercih edecek olan seçmeni her ne kadar iki aday arasında tercih yapmaya zorlayan bir algı operasyonu olsa da her bir aday için kurulacak olan sandıkların boş olacağı unutulmamalıdır. Hormonlu medyanın yönlendirmesiyle maniple olan seçmen kitlelerinde de uyanış başladı. Adayların dördünü de dinlemeden karar veren sabit seçmenin görüşünde pek bir değişiklik olmasa da akıllıca oyunu kullanmak isteyen, sorgulayıcı seçmenlerde önemli tavır değişimi var. Bir dansla önemli bir gençlik kitlesini etkisi altına alan Muharrem İnce, Babala Tv'deki programı sonrasında hızlı bir düşüşe geçti. Programın fragmanını izleyenler bir anda Muharrem İnce'ye tavır almaya başladılar. Oysaki programın tamamı izlendiğinde sayın İnce'nin sorulara cevap vermedeki başarısını gördüler ama akıllarda fragmandaki görüntüler kaldı. İktidar temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan ve Ana Muhalefetin temsilcisi Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki yarışta Kılıçdaroğlu bir tık puan kazanırken Erdoğan da bilhassa Milli Savunma Sanayindeki hamleleri öne çıkararak ve de tersinden terör propagandası yaparak oy devşirmeye çalışıyor. Karadeniz ve İç Anadolu bölgesinde nispeten kabul gören bu söylemler Erdoğan'ın oy kalesi olan Güneydoğu seçmeni üzerinde ters etki yapmaya başladı. Kılıçdaroğlu'nun Van mitingi bunun en bariz göstergesi oldu. Seçmen ayrıştırıcı dil kullanılmasını kabul etmiyor. Öte yandan Atatürk ve milli birlik hassasiyeti olan seçmen kitlesinden ağırlıklı oy alan Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu en çok yoran kısım bilhassa Deva Partisinin cumhuriyet değerleri karşıtı söylemleri oluyor. Her üç adayın seçmen kitlesinde ağırlıklı olarak olumsuz yönde etkileşim olurken oyunu en hızlı artıran aday Sinan Oğan oldu.

Sinan Oğan Her Kesimden Destek Buluyor

Gerek beyefendi duruşuyla gerekse donanımıyla ATA İTTİFAKI Adayı Dr. Sinan Oğan herkesimden destek görüyor. Bilhassa gençler arasında tanınırlığı arttıkça destek oranı da artan Oğan'ın anketlerde gösterilenin çok üstünde oy alacağı tahmin ediliyor. Babala Tv2de en sert sorulara bile ayakları yere basan cevaplar veren Sinan Oğan, radikal HDPli gençlerin bile dikkatini çekmeyi başardı. Ekonomiye bakışı, Atatürkçü ve de Türk Milliyetçiliğinden tavizsiz duruşu, naif, mütevazı, istişareye önem veren tavrı ve çalışkanlığı ile her kesimin desteğini almayı başaran Sinan Oğan'ın 14 Mayıs seçimleri sonrasında en çok konuşulacak siyasilerin başında yer alacağı aşikardır. 3.Göz SiyasiYorum /İrfan Aydın



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.