HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

MHP LİDERİ BAHÇELİ YALOVA’DAN SESLENDİ

08.05.2023 01:07
MHP LİDERİ BAHÇELİ YALOVA’DAN SESLENDİ
MHP LİDERİ BAHÇELİ YALOVA’DAN SESLENDİ
Yalova mitinginde konuşan Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kılıçdaroğlu'nun ittifak ortakları, Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarını vadediyor, Afrin'i geri alacaklarını söylüyorlar. Bu hainler alsalar alsalar ağırlaştırılmış müebbet ceza alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisince Yalova 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka seslendi.

Konuşmasında Millet İttifakı'nı ve HDP'yi hedef alan Bahçeli şunları söyledi,

 Kılıçdaroğlu'nun ittifak ortakları, Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarını vadediyor, Afrin'i geri alacaklarını söylüyorlar. Bu hainler alsalar alsalar ağırlaştırılmış müebbet ceza alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar.

Terörist Demirtaş'ı, bebek katilini ve diğer mahkum teröristleri serbest bırakacaklarını açıklıyorlar. Kılıçdaroğlu'nun ve İYİ Parti Başkanı'nın ağzından bu hain ve düşmanca taahhütlere karşı hiçbir tepki bugüne kadar duyulmuş değildir.

Zillet ittifakı Türk milletinin ekmeğini yese de gavurun kılıcını sallamaktan rahatsızlık duymuyor. Bu ittifak ortakları sadece 'güçlendirilmiş parlamenter sistem' masalıyla avunuyorlar, siyasi kriz günlerini özlüyorlar, koalisyon dönemlerine övgü yağdırıyorlar. Her numara zillet ittifakında, ne ararsanız bu ittifakın yamalı bohçasında. Sayısını takip etmekte zorlandığımız cumhurbaşkanı yardımcılarıyla koltuk ve makam paylaşımlarıyla küçüldükçe küçülüyorlar.

 Kılıçdaroğlu'nun yol arkadaşları teröristlerdir. Kılıçdaroğlu'nun işbirlikçileri Türkiye düşmanlarıdır. Dün müstevliler, manda ve himaye mübaşirleri, işbirlikçi müflisler, ihanet mültezimleri vardı, bugün ise emperyalizmin piyonları, zillet içinde kıvranan acizler, küresel güçlerin kiralık katilleri olan terör örgütleri ve onların ümit kaynağı Kılıçdaroğlu vardır. Zillet ittifakını 'güçlendirilmiş parlamenter sistem' dolduruşuna getirip yuvarlak masa bildirilerini hazırlayan dış güçlerdir

Kılıçdaroğlu istikrarımızın, istiklalimizin ve istikbalimizin kundakçısıdır. Herkesi uyarıyorum; bölücüye, teröriste, vandallara, vatansızlara, milliyetsizlere, iblis piyonlarına, yıkım müteahhitlerine, zillet ittifakına bırakılacak ne ülkemiz ne de yurdumuz vardır. Maalesef ve açık şekilde görülüyor ki CHP ve İYİ Parti yönetimi PKK'yla sadece ittifak halinde değil, bu bölücü ve cani örgütün yedeği haline gelmiştir.

"14 MAYIS'TA LİDER ÜLKE TÜRKİYE'NİN YOLUNU AÇACAĞIZ"

14 Mayıs'ta cumhurla Cumhuriyet'in kucaklaşmasına şahit olacağız. 14 Mayıs'ta Türk ve Türkiye Yüzyılının ilk adımını atacağız. Lider Ülke Türkiye'nin yolunu açacağız. Biz, Türkiye'nin, Türk milletinin, Yalova'nın tarafıyız. Biz garibin, mazlumun, bağında, bahçesinde, bostanında ter dökenin, emek verenin yanındayız. Camideyiz, cemevindeyiz, duadayız, dilekteyiz, gönüldeyiz, kalpteyiz, Anadolu'nun her yerindeyiz. Caninin, eşkıyanın, bölücünün, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerinin de karşısındayız.

 "HAİNLERE TESLİM OLMAYACAĞIZ"

Sizlerin vatansever iradesine dayanarak diyorum ki, zalimlere boyun eğmeyeceğiz. Hainlere teslim olmayacağız. Şiddet severlere eğilip bükülmeyeceğiz. Küresel ablukaya diz çökmeyeceğiz. Zillet ittifakına eyvallah etmeyeceğiz. Allah razı olsun sizlerden; yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun inşallah. Her birinizi Cenab-ı Allah'a emanet ediyor, 14 Mayıs'ta hem milletvekili adaylarımıza hem de Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a desteklerinizi bekliyorum. Sağ olun, var olun diyorum. Ne Mutlu Türküm Diyene. " Haber-Muharrem DEĞİRMEN/3. GÖZ HRA



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.