HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

BERNA ÇAKIR DEĞİŞİMİ İŞARET ETTİ

03.08.2023 12:27
BERNA ÇAKIR DEĞİŞİMİ İŞARET ETTİ
BERNA ÇAKIR DEĞİŞİMİ İŞARET ETTİ
CHP 'nin 17 Ağustos yapılacak olan ilçe kongresi öncesinde Berna Çakır İlçe Başkanlığına adaylığını açıkladı. CHP'de Bursa İl Başkan Yardımcılığını 3 yıldır sürdüren Berna Çakır 38. Olağan İlçe kongresinde Orhangazi ilçe başkanı adayı oldu.

Berna Çakır'ın ilçe başkanlığı adaylığını açıklamasında;"3 yıldır CHP Bursa İl kadın Kolları Başkan yardımcılığı görevini sürdürmekte olup, CHP Orhangazi ilçe başkanlığımızın son 4 yılında İstikrar getiren, halk ile buluşan, etkin muhalefet yapan, deneyim kazanan ve ekibin içinden gelen biri olarak ilçe başkanlığına adayım. Ben ve yönetimimdeki tek bir arkadaşımızın meclis üyeliği için istifa etmeyeceğinin sözünü veriyorum. Orhangazi Belediyesini almak, yerelde iktidar olmak, Orhangazi halkının hak ettiği sosyal belediyeciliğe kavuşturmak için birleştirici güç olarak çıkmış olduğumuz bu yolda hak, hukuk ve adaletin kırmızıçizgimiz olduğunu belirterek kırmızı listeyle seçime giriyoruz'' dedi. Yazılı basın açıklaması yaparak üyelere seslenen Çakır, 'Parti içi demokratik dönüşümü sağlamak için

-kadınları ve gençleri siyasette daha etkin kılmak için

-kişileri değil Cumhuriyet Halk Partisini yüceltmek için

-Bir ve Birlik olmak için

17 Ağustos'ta yapılacak olan 38. İlçe kongresinde Orhangazi ilçe başkanlığına adayım.

Bugüne kadar partimiz için sorumluluk almaktan hiç kaçmadım, sandık görevlisi, okul sorumlusu, secim koordinasyon üyeliği mahalle delegeliği , Orhangazi ve Bursa il kadın Kolları yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundum. şuan hala il kadın kollarında başkan yardımcısı il sekreteri görevim devam etmektedir. tüm yönetimlerde görevini layıkıyla yerine getiren , almış olduğum sorumluluğun farkında olan, istikrarlı , özverili , güçlü ve kendine güvenen bir CHP li olarak bundan sonra daha fazlası yapmak için bu onurlu görev için adayım.

Dünyada bir çok Seçme seçilme hakkını kadınlara veren mustafa kemal Atatürk ün ışığında partimizin neferi olarak bu önemli göreve adayım.

İlçemizin mahalle delege seçimleri süreci geride kaldı. partimize gelerek oy kullanan tüm parti üyelerimize çok teşekkür ediyorum üyelerimizin sectiği 173 delege arkadaşımızı tebrik ediyorum. delege adayı olarak kırmızı listemizde aday olan secilen secilemeyen tüm yol arkadaşlarıma sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Kimi arkadaşlarımız geç kaldığımızı söyledi, yola erken cıkan partililerimiz olduğunu biliyorduk ama parti üyelerimizin tercihlerini yaparken kimin daha iyi hizmet edeceğini sececeklerinden hiç şüphem olamadı.

(geçmişde partililerimizin yani sizlerin verdiği görevleri süreleri bitmeden bırakanlarımı yoksa mücadeleyi etmeyi sürdüren partimizi hiç bir şart ve koşulda yanlız bırakmayan bizleri mi ?

tercih edecek

olan tabiki siz değerli partililerimiz siniz)

bizlere inanarak "Kırmızı" listeyi destekleyen tüm CHP aileme teşekkür ederim.

Değerli partililerimiz partimiz de kongre süreçi tüzük ve yönetmelik bellidir. Sizlerin de bildiği gibi Cumhuriyet Halk partimize başkan adayı olabilmek için delegelerimiz yüzde 10 nunun imza vermesi gerekmektedir.

Ben ve arkadaşlarımda delege secimleri bitmeden sizlerin ve basının huzuruna çıkmayı uygun görmedik. Bugün sizlerin huzuruna olağan kongrede ilçe başkanı olarak beni öneren 137 delege arkadaşımız imzasını alarak cıkmanın büyük bir gururu ve sorumluğunu yaşıyorum.

Cumhuriyet halk partisinde bir cumhuriyet kadını olarak beni aday gösteren desteğini esirgemeyen herzaman Yanımda olan bana inanan tüm partililerimize teşekkür ediyorum.

Inaniyorumki siz kıymetli partililerimizin destekleriyle ilçe başkanı olarak görev yapmakta benim için büyük bir şeref olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisinin Onurlu ve Şerefli tarihine katkı sağlayan değerli büyüklerimiz bizlere yürüdüğümüz bu kutlu yolda gereken tüm desteği ve katkıyı sağlayacaklarından hiç şüphem yoktur

Türkiyenin umudu olan cumhuriyet halk partisi aynı zamanda bu ülkenin geçmişte olduğu gibi bugünde bu ülkenin kurtarıcısı olduğunun farkındayız. 20 yılı aşkın süredir akp iktidarı cumhuriyetimizin kazanlarını,yandaşlarına aktaran halkını ,emeklisini çalışanı, üreteni ,çifçisini düşünmeyen ,iktidar bu yaşanan ekonomik krizin enflasyonun kaynağının ta kendisidir. Dün de bugün de sokakda ,sahada bunları anlattık ve yarında anlatmaya devam edeceğiz.

Bugüne kadar partimize emek vermiş yöneticilik başkanlık yapmış tüm partililerimize sizlerin huzurunda partimize yaptıkları katkıdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Bir gerçeğide sizlerle paylaşmak isterim 17 Ağustos da kongrede ilçe başkanı olarak secildikden sonra çok çalışmam gerektiğinin farkındayım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.