HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

Memleketin Bursa Sevdalısı adayları UYUYAN DEV BURSA AYAĞA KALKACAK

08.05.2023 01:29
Memleketin Bursa Sevdalısı adayları UYUYAN DEV BURSA AYAĞA KALKACAK
Memleketin Bursa Sevdalısı adayları UYUYAN DEV BURSA AYAĞA KALKACAK
14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala Memleket Partisi Bursa Milletvekili adayları Ömer Kayır ve Doğan Yıldız, canlı olarak 3. Göz TV'de İrfan Aydın'ın Sansürsüz Programına konuk oldular. Memleket Partisi'nin Bursa 2. Bölge'den 1. Sıra dayı olarak listeye giren Ömer Kayır seçim çalışmalarına başlaması ile dikkat çekerken projeleri ile de göz doldurdu.

Bir dönem Başbakan Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulunan Ömer Kayır 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde ilk hedeflerinin Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Memleket Partisi'nin de 1. Parti Olması olduğunu söyledi. Kayır siyaset için neden Bursa'yı seçtiğini de anlattı.

Ömer Kayır, yaptığı açıklamada; Türkiye'nin huzura, hakkaniyete, hukuka, adalet, ahlaka ve akla ihtiyacı olduğunu, bunu da Memleket Partisi'nin getireceğini savundu. Sloganlarının, "Ne sağdan, ne soldan, Atatürk'ün yolundan" olduğunun altını çizen Ömer Kayır, "Ne cumhur, ne millet, tek yol memleket" dedi.

Siyaset için Bursa'yı neden seçtiğine ilişkin soruya da cevap veren Ömer Kayır, Bursa'nın kadim bir şehir olduğunu ve sığınılacak bir liman olarak gördüğünü belirterek; "Bursa'da ilim var, Bursa'da sanayi var, Bursa'da ticaret var, Yetişmiş işgücü var, Bursa, neden uluslararası bir eğitim, teknoloji ve kültür merkezi olmasın?

Bursa, neden gelecek için bir teknoloji üssü olmasın? Bursa, uyuyan bir devdir biz o devi uyandıracağız. Bursa ile ilgili eğitim, teknoloji, Ar-Ge, bilim ve kültür projelerimiz ve Bursaspor'u tüm Anadolu kulüplerine örnek haline getirmek için çalıştaylar yapacağız. Ve en önemlisi de Kadınlarımızı girişimci haline getirmek için çalışmalarımız bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye iki kutuplu değildir! Türkiye iki kutuba-iki adaya sıkıştırılamayacak kadar büyük bir ülkedir" dedi.

DOĞAN YILDIZ: "MİLLETİMİZ İFTİRALARI YOK SAYACAKTIR"

Memleket Partisi Bursa Milletvekili adayı ve aslen Orhangazili olan Doğan Yıldız'da özellikle son zamanlarda yaşanan siyasi polemiklerle ilgili yaptığı açıklamasında; "Muharrem İnce'nin o kadar fazla üzerine gittiler ki küskün muhalif seçmenin gözünde bir kahraman yarattılar. Muharrem İnce normal yolda yürüse bile arkasında yüzlerce kişi toplanmaya başlıyor. Kitleler İnce'yi takip etmek, onun yanında yürümek istiyorlar. Bunu Erdoğan yerine 7/24 Muharrem İnce'ye saldıran CHP yanlısı haber ve mizah sayfaları yaptı. Sağolsunlar. Muharrem İnce iktidar olamasa bile şimdiden Altılı Masa iktidarının freni olmayı başardı. AKP Altılı Masa'nın Sadullah Ergin, Mustafa Yeneroğlu, Yüksel Taşkın gibi isimlerine muhalefet edemez. Çünkü onlara laf ettiği zaman kendilerine de dokunur. Ama Muharrem İnce gibi, geçmişi temiz siyasiler korkmadan, çekinmeden bu isimleri eleştirebilirler. Kabul etseniz de etmeseniz de; Türkiye yeni bir Ecevit yarattı!. Bizim tüm yaşananlara yanıtımız ise Gariban ve sahipsiz Türk gençliği, kimse sizi takmıyor, siz de kimseyi takmayın. Türkiye'deki deli saçması aptal sistemi yıkacak güç sizde. 14 Mayısta yıkın geçin" dedi.

BÜYÜK MARMARA DEPREMİ VURGUSU

3. Göz Medyanın ısrarla üzerinde durduğu Büyük Marmara Depremi ile ilgili nihayet bir milletvekili adayı seçim projelerinde konuya değinmeye başladı. Memleket Partisi Bursa Milletvekili 1. sıra adayı Ömer Kayır; "Deprem dosyasını kapatmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunu ilk defa 3. Göz Medyadn sile getiriyorum. Muharrem İnce Cumhurbaşkanı seçildiğinde ilk işi depremle ilgili devlet soruşturması açmak olacaktır. Ne AFAD, ne Kızılay, ne İçişleri Bakanlığı, ne Milli Savunma Bakanlığı Türk Milletine hesap vermekten kaçamayacaktır. Tüm yaşananlara Genel Başkanımız Muharrem İnce'nin de dediği gibi Köroğlu gibi gibi döne döne vuruşmaya devam edeceğiz!" dedi. Haber-Muharrem DEĞİRMEN/3. GÖZ HRA



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.