HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

Erdoğan: “Türkiye Yüzyılı'nı beraber inşa edeceğiz”

30.05.2023 00:50
Erdoğan: “Türkiye Yüzyılı'nı beraber inşa edeceğiz”
Erdoğan: “Türkiye Yüzyılı'nı beraber inşa edeceğiz”
Tarihi seçimden zaferle ayrılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen balkon konuşmasında vatandaşlara hitap etti. Seçimin kazananının tüm Türkiye olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz kararını Türkiye Yüzyılı'ndan yana kullanmıştır. Bugün kimse kaybetmemiştir. 85 milyonun tamamı kazanmıştır. Kimseye kırgın, küskün öfkeli değiliz" ifadelerini kullandı. Konuşmasına Türkiye Yüzyılı vurgusu yaparak devam eden Erdoğan, "Bu yolda beraber yürüdük. Sizler bu görevi yine bize verdiniz. Türkiye Yüzyılı'nı beraber inşa ve ihyaya devam ediyoruz" dedi.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

Biz Türkiye'yi çok seviyoruz. Bu millet sevilmez mi? Kandil'dekiler sevmez. Onların uzantıları sevmez ama biz severiz. İşte şuandaki tablo sevgililerin tablosu. Resmi rakam 320 bin kişi burada. Yolları söylemiyorum. Havalimanından buraya kadar yollar tıklım tıklımdı. Sizler Cumhur İttifakı'nı mahcup etmediniz. Cumhur İttifakı'nı yalnız koymadınız. Bu yolda beraber yürüdük. Sizler bu görevi yine bize verdiniz. Türkiye Yüzyılını beraber inşa ve ihyaya devam ediyoruz. Hazır mıyız buna? Değerli dava ve yol arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Seçimin 2. tur sonuçlarına göre herhangi bir sorun yaşanmadan tamamlanmıştır. Seçim gayri resmî sonuçlarına göre milletimiz Cumhurbaşkanlığı görevini 5 yıllığına daha bizleri tevdi etmiştir. Milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.

"KİMSEYE KIRGIN KÜSKÜN ÖFKELİ DEĞİLİZ"

Gerek 14 Mayıs'ta gerek 28 Mayıs'ta tercihini hangi partiden hangi adaydan yana kullanmış olursa olsun sandık başına giderek iradesine sahip çıkan her vatandaşıma teşekkür ediyorum. Bu süreçte seçimin sağlıklı şekilde yürümesi için görev yapan müşahitleri emniyet mensuplarını ve herkesi tebrik ediyorum. Milletimiz kararını Türkiye Yüzyıl'ından yana kullanmıştır. Seçimin ilk turunda TBMM'de çoğunluğunu Cumhur İttifakı'na vererek yasamadaki tercihini zaten ortaya koymuştur. Bugün de yürütmedeki tercihi kesinleşmiştir.

Kazanan sadece biz değiliz kazanan Türkiye'dir. Kazanan tüm kesimleriyle milletimizdir. Aynı sözü bir kez daha veriyoruz. Bugün kimse kaybetmemiştir. 85 milyonun tamamı kazanmıştır. Kimseye kırgın küskün öfkeli değiliz. Artık seçim dönemine dair tüm tartışmaları ve çekişmeleri bir kenara bırakarak milli hayallerimiz etrafından birleşme bütünleşme vaktidir. Biz bu çağrıyı laf olsun diye değil tüm kalbimizle yapıyoruz. Ben hesap uzmanı değilim ama hesap uzmanının hesabında galiba bir yanlışlık var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan balkon konuşmasında 320 bin kişiye hitap etti: Kazanan sadece biz değiliz kazanan Türkiye'dir

Cumhurbaşkanı Erdoğan balkon konuşmasında 320 bin kişiye hitap etti: Kazanan sadece biz değiliz kazanan Türkiye'dir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği balkon konuşmasında 320 bin vatandaşa hitap etti. "Kazanan sadece biz değiliz, kazanan Türkiye'dir." diyen Erdoğan, "Kazanan tüm kesimleriyle milletimizin ta kendisidir. Kimseye kırgın, küskün, kızgın, öfkeli değiliz. Artık seçim dönemine dair tüm tartışmaları ve çekişmeleri bir kenara bırakarak milli hedeflerimiz, milli hayallerimiz etrafında birleşme, bütünleşme vaktidir" dedi.

"SELO'YU İSTEDİĞİN GİBİ DIŞARI ÇIKARAMAZSIN"

2018'de CHP'nin milletvekili sayısı 146 idi. Hesap yapıyoruz ya. 2023'te vekil sayısı 169. Gördüğünüz gibi bir artış var. Fakat burada kiralık vekiller var. 40 tane kiralık vekil. Yüzde 1 oy alan partilere 40 tane kiralık vekil verdi. Sayı 129'a düştü. 146'dan 129'a. Hangisi büyük? Herhalde 129 büyüktür diyemezseniz. 146'dan 129'a bu vekil sayısını düşürene de 'haydi' diyemezseniz. Kandil'dekilerle onları arkaya alıp bir video çekebilirsiniz ama bu millet yutmuyor yutmadı da. Ne diyordu? Eğer Selo'yu dışarı çıkarmak istiyorsanız bana oy verecekseniz diyordu. Benim sevgili milletim ne dedi? Çünkü benim milletim iyi biliyor. Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bu Selo'dur. Adaletin egemen olduğu Türkiye'de sen 51 kardeşimizin ölümüne neden olan Selo'yu istediğin gibi dışarı çıkaramazsın. Hele hele bizim iktidarımızda böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bizim iktidarımızda adalet mümkün esasıdır.

"BUGÜN TÜRKİYE YÜZYILI MÜJDESİNİ VERME GÜNÜDÜR"

Rahmetli Menderes'in yeter söz milletindir diyerek yeni dönemin kapıları açtığı Türkiye'nin bu gücünün zayıflatılması vardır. Darbeler bunun için yapılmıştır. Koalisyonlar bunun için kurulmuş bunun için yıkılmıştır. Sahip olduğumuz muazzam ekonomik potansiyelin hayata geçmesi hep bunun için engellenmiştir. Bugün bize giydirilen ve dar gelen deli gömlekleri içerisinde bizi boğanların Türkiye Yüzyılı kapısına dayanmasıdır. Siz burada bugün onun için varsınız. Bugün rahmetli Menderes'in uğruna canını verdiği demokrasi ve ekonomi hamlelerimizin en üst seviyeye ulaşma günüdür. Bugün Türkiye Yüzyılı müjdesini verme günüdür.

"SEÇİMLERDE ŞAHİT OLDUKLARIMIZ MİLLETİMİZİN ONURLU DURUŞUNU GÖSTERMİŞTİR"

Bugün hem kendi vatandaşlarımızın hem de kendi geleceklerini bizimle birlikte gören dost ve kardeşlerimizin zafer ve şükür dualarının arşa ulaştığı gündür. İşte sandıklar kapandı telefon zincirleri akmaya başladı. Körfez'den İngiltere'ye Rusya'ya kadar hepsi tebriklerini bildirdiler. Türkiye'nin son 10 yıldır önüne kurulan tüm tuzaklar üzerinde oynan tüm oyunlar sırtına saplanan tüm hançerler işte bugünü engellemek içindir. Alman dergileri İngiliz dergileri Erdoğan'ı yıkmak için kapaklar atmadı mı? İşte onlar da kaybettiler. Aylardır karşımızda kurulan ittifakları gördünüz. Kimlerin kimlerle olduğunu gördünüz. Kimlerin karşımıza dikildiğini gördünüz. Oynanan kirli oyunları gördünüz? Ama ne oldu? Başaramadılar. Bundan sonra da başaramayacaklar. Türk milletinin asla zafiyetini yakalama bulma gibi gayreti içerisine girenler yine kaybedecektir. Son seçimlerde şahit olduklarımız bile milletimizin bu onurlu duruşunu göstermiştir. Milletimizle aramızdaki muhabbet köprüsü böylesine güçlü oldukça üstesinden gelemeyeceğiz mücadele çözemeyeceğimiz mesele yoktur.

"ÇITAYI DAHA YUKARI ÇIKARACAK ADIMLARLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"

Gabar'da petrol çıktı. Yatarak çıkmadı. Çalışarak çıktı. Daha önce orada Bay Bay Kemal'in dirsek temasında olduğu teröristlerin beton dökmesi sebebiyle petrol çıkaramıyorduk ama şimdi çıkardık. Güneyimizdeki güvenlik tehditlerine karşı terörle mücadelemizi artıracağız. Çok yönlü çalışmalarımızla bunları sınırlarımızdan uzak tutmaya devam edeceğiz. Bay Bay Kemal'in ortakları ne diyordu? 'Biz terör örgütleriyle beraber olacağız.' Bununla kalmadılar. Oradaki petrolü paylaştılar. Kamışlı bunlardan bir tanesidir. Suriye topraklarındaki güvenli bölgelere 600 bine yakın kişinin gönüllü olarak dönmesini sağladık. Şimdi Katar'la anlaşma yaptık. Birkaç yıl içinde 1 milyon kişinin dönüşünü temin edeceğiz. Çıtayı daha yukarı çıkaracak adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Gençlerimizin beklentilerine karşılık gelen adımları sürdüreceğiz.

Şehir hastanelerimizi artıracağız. Kalkınmanın temel altyapısı olan ulaştırma adımlarını küresel düzeye taşıyarak Türkiye'nin hub konumunu daha da güçlendireceğiz. Sayın Putin Türkiye'nin hub bölgesi olması durumunu tebrik mesajında tekrar etti. Trakya hub bölgesi olacak. Tarım ve hayvancılıktan girdi fiyatlarını düşüren bir sistemi hayata geçireceğiz. Turizmde yakaladığımız ivmeyi sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemin her anını Türkiye Yüzyılına yakışır eser ve hizmetlerle değerlendireceğiz.

Yarın bu fethi İstanbul'umuzda kutlanacak. Ne mübarek komutan ne mübarek asker. Bu ecdadın torunları olarak görüyorum sizleri. Bu seçimleri giriş kapısı olarak gördüğüm Türkiye Yüzyılı seçimi de tarihe böyle bir dönüm noktası olacaktır. Kelimeleri sığmayan şu sevginiz coşkunuz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.