HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

Seçime 'siyah nokta' gölgesi düştü. YSK toplantı kararı aldı

Hollanda'da bir sandıkta açılan oy pusulalarında Erdoğan'ın isminin yer aldığı kutucuğun üzerindeki siyah nokta tartışmalara neden oldu. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bu pusulalarda Erdoğan dışındaki adaylara verilen oyların geçersiz olacağı yönündeki iddiaları değerlendirmek üzere yarın toplanması bekleniyor.

09.05.2023 10:29
Seçime 'siyah nokta' gölgesi düştü. YSK toplantı kararı aldı
Seçime 'siyah nokta' gölgesi düştü. YSK toplantı kararı aldı

Hollanda'da bir sandıkta açılan oy pusulalarında Erdoğan'ın isminin yer aldığı kutucuğun üzerindeki siyah nokta tartışmalara neden oldu. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bu pusulalarda Erdoğan dışındaki adaylara verilen oyların geçersiz olacağı yönündeki iddiaları değerlendirmek üzere yarın toplanması bekleniyor.

T24'ten Eray Görgülü'nün haberine göre Hollanda Deventer'da cumhurbaşkanlığı seçimi için hazırlanmış olan 225 pusulada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın isminin altındaki kutucuğun içerisinde siyah bir noktanın yer alması tartışmaları da beraberinde getirdi. Söz konusu pusulanın sosyal medyada paylaşılması üzerine Erdoğan'a oy verilmesi halinde siyah noktanın gözükmeyeceği, diğer adaylara oy verilmesi halinde ise siyah nokta nedeniyle bu oyların iptal edileceği yorumları yapıldı.



pusula.jpg



YSK İDDİALARI DEĞERLENDİRMEK ÜZERE TOPLANACAK



CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da iddialarla ilgili gerekli yasal başvuruları yaptıklarını belirtirken, YSK'nın da iddiaları değerlendirmek üzere yarın toplanacağı öğrenildi. YSK'da parti temsilcilerinin kendi aralarında yaptıkları değerlendirmede söz konusu siyah noktayı basım hatası olarak değerlendirdiği ve bir soruna yol açmayacağı yönünde kanaat bildirdiği de ifade edildi. Genel kanaatin "Basım hatası, seçmen iradesine engel olmamalı" şeklinde olduğu belirtilirken YSK'nın da bu yönde bir karar alması bekleniyor.



İYİ PARTİLİ ÖZTÜRK: SANDIK KURULLARININ KARAR ALMASI YERİNDE OLACAKTIR



İYİ Parti'nin YSK Temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk de tüm seçmenlere aldıkları oy pusulalarını kontrol etme çağrısında bulunurken, şu ifadeleri kullandı:



"Seçmenler oy pusulalarının mühürlü olup olmadığını, üzerinde herhangi bir iz olup olmadığını kontrol etmeli. Ancak basına yansıdığı şekilde küçük bir noktanın varlığı halinde, değiştirilebilecek bir pusula yoksa bu şekilde oy kullanılmasında bir sakınca yoktur. Çünkü pusulaların büyük çoğunluğunda aynı iz varsa bu basım hatası olarak değerlendirilir. Yine de sandık kurullarının da söz konusu izle ilgili 'oy kullanılmasına engel yoktur' şeklinde bir karar alması da yerinde olacaktır."


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.