HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 04 KASIM 2025, SALI

TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN SESİ: SİNAN OĞAN

10.04.2023 00:47
TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN SESİ: SİNAN OĞAN
TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN SESİ: SİNAN OĞAN
"TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN VE ATATÜRKÇÜLERİN

OYUNU ALDIĞI İÇİN BİRİLERİ TUTUŞMUŞ DURUMDA"




Ata İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Dr. Sinan Oğan ve Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, RTÜK ününde basın açıklaması yaptı.

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Türkiye bir seçime doğru hızla ilerliyor. Bu seçim sırasında tabii ki basının, televizyonların kamu hizmeti yaptıklarından hareketle en önemli görevlerinden bir tanesi de Türk halkına Türkiye'de bu seçimde aday olan cumhurbaşkanı adayları ve yine seçime katılan siyasi partilerin programları ve eylemleri ile ilgili doğru bilgilendirme yapmaktır. Ancak; Ata İttifakı'na Zafer Partisi'ne ve Ata İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Dr. Sinan Oğan'a yönelik olarak yasalara aykırı bir şekilde çok ciddi bir ambargonun uygulandığını görüyoruz. Biz bu noktalara Zafer Partisi olarak televizyonların desteğiyle gelmedik.

Bu noktaya gelene kadar hangi ambargo süreçlerini aştığımızı biliyoruz. Bundan sonraki mücadelemizde de televizyonlarda olmayabiliriz ama meydanlarda olmaya devam edeceğiz. Sokaklarda, caddelerde olmaya devam edeceğiz fakat bir karar aldık; yasaların bize vermiş olduğu hakları ve yasaların basına yüklemiş olduğu görevleri de yasal yollardan gerçekleşmesi için harekete geçeceğiz. Bu konuda muhatabımız bundan sonra RTÜK olacak. RTÜK'e her gün bundan 15 gün öncesinden başlayarak basın ve televizyonlarda çıkan haber programlarının kayıtlarını vereceğiz. Bu kayıtlarda Ata İttifakı'nın adayı Sinan Oğan'ın ve Ata İttifakı bileşenleri olan Zafer Partisi'nin, Adalet Partisi'nin, Ülkem Partisi'nin, Türkiye İttifakı Partisi'nin nasıl bilinçli bir şekilde görmemezlikten gelindiğini göstereceğiz ve ondan sonra yasanın uygulanmasını isteyeceğiz.

Benim TBMM'de yapmış olduğum basın toplantılarının bile kayda alınıp, dikkat edin; Meclis TV dahil hiçbir yerden verilmediği bir ortamdan geçiyoruz. Bu demokrasi değil. Bu açık faşizm. Bu bir tarafta Cumhur İttifakı'nın faşizmi öbür tarafta Millet İttifakı'nın faşizmi. Onların yandaş televizyonlarının faşizmi. TRT'nin uyguladığı tam anlamıyla bir devlet faşizmi. Bizim vergilerimizle çalışan bir televizyon bizi vermemekte, programlarımızdan bahsetmemekte, adayımızı davet etmemekte ısrar etmekte. Bununla mücadele edeceğiz hukuki yollarla.

Bu basın mensupları ile ilgili bir husus değil basın patronları ile ilgili bir husus. O basın patronları da bir gün Türk halkına karşı uyguladıkları bu ambargonun hesabını muhakkak verecekler.

Sinan Oğan: Sayın Özdağ'ın ifade ettiği gibi Ata İttifakı bileşeni siyasi partiler basın ve medyamız tarafından görmezden geliniyor hem de Türkiye'deki dört Cumhurbaşkanı adayından birisi olarak, Ata İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı olarak bize dönük Saray'dan gelen talimatla bilinçli bir karartma kampanyası var. Sizin mensuplarınızla, genel yayın yönetmenlerimizle zaman zaman konuşuyoruz. "Niye böyle?" dediğimizde ellerini açıp yukarı işaret ediyorlar. Bugün Türkiye'nin demokratik bir ortamda seçime gitmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye'de adaleti ve demokrasiyi yerleştirmek için yola çıktığımızı ifade ediyoruz ama adaleti sağmak için çıktığımız bu yolda en büyük adaletsizlik bize yapılıyor. Bizim söyleyecek sözümüz var. Anlatacak projelerimiz var. Biz buraya ceviz kabuğundan gelmedik. 111 bin 506 vatandaşımızın imzası ile geldik. O vatandaşlarımızı temsilen ve bize oy verecek milyonlarca vatandaşımızı temsilen medyaya buradan çağrıda bulunmak istiyoruz. Bizim hakkımızı korumak sizin görevinizdir. Olur da size baskı yapılırsa şurada önünde durduğumuz RTÜK ne işe yarıyor? RTÜK başkanı ne işe yarıyor? Televizyonlara cezaları kesmeyi biliyorlar. En ufak bir durumda TV kanallarını karartmayı biliyorlar. Bize ekranlarını karartanlara RTÜK neden sessiz kalıyor? Bunun hesabını soracağız. Biz, bizim olan hakkımız olanı istiyoruz. Türk Milleti'nin aydınlanma hakkına engel olamayacaksınız. Biz, sadece ve sadece TV'lerin sabah akşam Cumhurbaşkanı Adayı Erdoğan'ı gösterdiği, Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gösterdikleri, Memleket Partisi Adayı Muharrem İnce'yi gösterdikleri bir yerde tartıştıkları, konuştukları bir yerde Sinan Oğan'ı anketlerde bile göstermemeye çalışmalarına itiraz ediyoruz.

Sayın basın mensupları sizi izleyicinize şikayet ediyoruz. Sayın basın mensupları tüm Türk Milleti'ne şikayet ediyoruz. Sizinle beraber RTÜK'ü de şikayet ediyoruz. Biz, gayet saygılı bir şekilde cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkeye neler vadettiğimizi göstermek istiyoruz. Bunu anlatmak istiyoruz. Hakaret etmiyoruz, kimsenin hakkında dedikodu yapmıyoruz. Gayet seviyeli bir şekilde kendimizi anlatmak istiyoruz. Siz, medya olarak bizi dinlemek zorundasınız. Bizim sesimizi Türk Milleti'ne duyurmak sizin anayasal görevinizdir. Anayasamız bunu size emrediyor. Size başkaları da maalesef başka şeyleri dikte ettirmeye çalışıyor. Sinan Oğan, Türk milliyetçilerinin ve Atatürkçülerin oyunu aldığı için birileri tutuşmuş durumda. Birileri bundan endişe duyuyor ve dönüp size baskı yapıyor. Merak etmeyin ayın 14'ü geldiğinde inşallah siz de o çok özlediğiniz özgürce yazmayı, özgürce medya faaliyetlerinde bulunmayı nihayet siz de o günlere kavuşacaksınız. Hiç merak etmeyin sizin hakkınızı da Ata İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan olarak ben savunacağım. Haber-Muharrem Değirmen / 3. GÖZ HRA





 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.