HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

‘Bütün tabulardan uzak, özgür olacaksınız’

26.04.2023 13:04
‘Bütün tabulardan uzak, özgür olacaksınız’
‘Bütün tabulardan uzak, özgür olacaksınız’
Millet İttifakı Milletvekili adayları Orhan Sarıbal, Mehmet Atmaca ve Ender Teke önceki gün Millet İttifakı seçim bürosunda Orhangazili kadınlarla bir araya geldi. Milletvekili adayları bu seçimin belirleyeninin kadınlar olacağının altını çizerek, "Onların bugüne kadar hep kadınlarla aldıkları seçimleri, bu sefer Türkiye'nin tüm onurlu insanları ve onurlu kadınları bir araya gelerek, omuz omuza vererek 14 Mayıs sabahı birlikte kazanacağız" dediler.

CHP Bursa Milletvekili adayı Orhan Sarıbal, "1000 odalı sarayları var, 1000 odalı yazlıkları var, yüzen sarayları var, emirlerinde binlerce koruma ordusu var. Bürokratlar elinde, sanayi elinde, devlet kurumları elinde. Bırakmak istemiyorlar.  Ne kadar zordur bütün bunları kaybetmek? Ama Ankara'da nasıl, İstanbul'da nasıl, Mersin'de nasıl, Adana'da nasıl tıpış tıpış gittilerse, 14 Mayıs'ta da aynen o şekilde gidecekler. Bu ülkede çocuk yoksulluğu bitsin. Saray yönetiminde 14 kata çıkmış çocuk yoksulluğu bitsin diye savaşıyoruz. Yoksul aile, yoksul çocuk kalmayacak. Tüm ihtiyaç sahibi çocukların bezinden mamasına,  yiyeceğinden giyeceğine iktidarımız zamanında ücretsiz karşılayacağız. Üç çocuk beş çocuk yapın demesi kolay. Ama bizim onlar gibi; krallar gibi yaşayan, yurtdışlarında okuma imkanı olan, her dedikleri olan çocuklarımız yok. Mesele çok çocuk yapmak değil mesele dünyaya getirdiğin çocukları insanca, onurluca yaşatabilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek. O yüzden bu dünyada şükredin, öbür tarafta cennete göndereceğiz anlayışını bitireceğiz 14 Mayıs'ta. AKP iktidarı son seçimleri hep kadınlar üzerinden kadar kazandı. Onların inançlarını, duygularını, yaşam biçimlerini istismar ederek kazandı. Siz kadınlarımız onurlu yurttaşlarsınız. Kimsenin kapısında beklemeden, devletin koruması altındasınız ve insanca yaşama hakkına sahipsiniz. Onların bugüne kadar hep kadınlarla aldıkları seçimleri, bu sefer Türkiye'nin tüm onurlu insanları ve onurlu kadınları bir araya gelerek, omuz omuza vererek 14 Mayıs sabahı birlikte kazanacağız, size söz veriyorum. Birleşse birleşik kazanacağız" dedi.

 'KADINLARIMIZA EŞİTLİK İLKESİ İLE BİRLİKTE ADALET İLKESİ GETİRECEĞİZ'

Millet İttifakı Bursa Milletvekili adayı Mehmet Atmaca, "Herkes kadınların çalışma noktasında sadece eşitlikten bahsediyor ama eşitlikle birlikte kadınların fıtratında getirdiği inancından ve kültüründen kaynaklanan çeşitli durumlar doğrultusunda kadınların eşitlik ilkesi ile birlikte, adalet ilkesi doğrultusunda çalışma hayatının içerisinde olması gerekmektedir. Türkiye'nin birçok yerinde insanların ev halinden, evinin şeklinden ve yapısından, aslında ekonomisinin ne olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Çalışmak zorunda kalan ya da çalışmayı tercih eden, çalışarak üreten kadınlarımızın hayatları içerisinde çeşitli sıkıntılarla karşılaştıklarını görüyoruz. Aynı zamanda kadınların çalışma şartlarının eşitlik ilkesi ile birlikte adalet ilkesi ile de düzenlenmesi gerektiğini ifade etmekten mutluluk duyacağım çünkü herkes kadınların çalışma noktasında sadece eşitlikten bahsediyor ama eşitlikle birlikte kadınların fıtratında getirdiği inancından ve kültüründen kaynaklanan çeşitli durumlar doğrultusunda kadınların eşitlik ilkesi ile birlikte adalet ilkesi doğrultusunda, çalışma hayatının içerisinde olması gerektiğini ve devletin bunu düzenlemesinin asli bir vazife olduğunu buradan hatırlatmak isterim. Özellikle düşük ücrette çalışan kadınların sorumlu oldukları çocuk ve yaşlı bakımı noktasında devletin, sosyal devlet anlayışıyla karşılaması ve çocuk ve engelli bakımı artı yaşlı bakımının devlet tarafından düzenlenmesi gerektiğini biliyor bunun da millet ittifakı ile gerçekleşeceğini söylüyoruz" dedi.



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.